Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ütopya mı, distopya mı?
“Refahın gaddarlıkla değil de mühendislikle, şişelerde büyütülen bebeklerle, hipnoz üzerinden iknayla, üretim çarkının tekerleklerini sürekli döndüren sınırsız tüketimle, yönetimdekiler tarafından dayatılan, cinsel hüsranı ortadan kaldıran rastgele birlikteliklerle, oldukça zeki bir idari sınıf ile basit işlerini sevecek şekilde programlanmış yarım akıllı işçilerin oluşturduğu alt grup arasında değişen, önceden belirlenmiş bir kast sistemiyle ve ‘soma’yla, yani hiçbir yan etkisi olmaksızın anında mutluluk veren bir ilaçla elde edildiği bir totalitarizm” diye tanımlıyor
Margaret Atwood
Margaret Atwood
,
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni Dünya
yı. Ayrıca
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
‘un
Devlet
Devlet
‘ini,
Thomas More
Thomas More
‘un
Utopia
Utopia
‘sını,
Jonathan Swift
Jonathan Swift
‘in
Gulliver'in Seyahatleri
Gulliver'in Seyahatleri
‘ni
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni Dünya
‘nın edebi ataları olarak sayıyor. İlk olarak 1932 de yayınlanmış olan eserin; zamanın kapitalist devlerinden Henry Ford’un toplu üretim yöntemleri ile üretilmiş ilk otomobili T modeli örnek alınarak, derin düşünülmüş bir kurgu çerçevesinde yaratılmış olduğunu öğrenmek, şahsım adına biraz sarsıcı oldu. Zirâ ‘madde’ üretim yöntemlerinin ‘toplum’ yaratmada kullanılması düşüncesi, yüzyıllardır insanoğlunun en büyük hayali olarak görülmektedir. Toplu ve tek tip üretilmiş bir işçi sınıfı, sınır çizgileri olmadan tek elden yönetilen bir dünya devleti, istikrarlı ve tüm arzulardan arınmış bir üretim ve sınırsızca önü alınamaz şekilde devam etmesi garantilenmiş bir tüketim, kapital sistemin hep ulaşmak istediği bir nokta olmuştur. İşte bu ütopik ‘nokta’
Aldous Huxley
Aldous Huxley
‘in
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni Dünya
‘sında vücut bulmakta. Lâkin bu ütopik şirket-devlet, gerçekten ütopik, yani mükemmelleştirilmiş bir sistem mi; yoksa insani duyguları, arzuları, tutkuları elinin tersiyle iten, aile kavramını tamamen ortadan kaldıran, toplumu tıkır tıkır, sorunsuz ve istikrarlı işleyen bir fabrikaya çeviren bir distopya, bir cehennem mi? Okur buna kendisi karar vermek zorunda. Çünkü eser, günümüz toplumuna benzeyen vahşi ayrıbölge ve dünya devletine bağlı totaliter şehir merkezleri arasında herhangi birini tercih etmiyor. Bu tercihi tamamen okura bırakıyor. Sonsözde David Bradshaw bu ikileme şu şekilde değinmiş: “Yazar bir hiciv mi, bir kehanet mi, bir proje mi yazdığından kendisi de emin değildi.” 1935 yılında bir gazeteci yazara gönlünün ‘Vahşinin isteklerinden yana mı, şartlandırılmış istikrar idealinden yana mı?’ diye sorduğunda
Aldous Huxley
Aldous Huxley
‘in her ikisinden yana da olmadığını söylemesi, bu tahmini doğruluyor. Kaosun olmadığı, fakat duygu yoksunu, sadece üretim-tüketim dengesini sağlama görevi güden toplum düşüncesi; her ne kadar özünde mantıklı olsa da, insan tabiatına çok ters olması nedeniyle bana uzak ve sevimsiz bir ihtimal olarak görünüyor. Diğer yandan sınırsızca bir yaşam ve kaos, adaletin, eşitliğin, güvenliğin olmaması, karar vermenin tek mekanizmasının arzular olduğu bir toplum, aynı oranda itici. Sonuç olarak;
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni Dünya
distopya/ütopya olarak kategorileştirilemiyor, belki de yüz yıldır değerini kaybetmemesinin altında bu belirsizliği yatıyor. İyi okumalar dilerim.
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,2bin okunma
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.