Gönderi

Nefs tâbirine eş bir mefhumun hiçbir lisanda ve tam mânasıyle bulunmadığına dikkat edecek olursak, Peygamber lisânının belirttiği yepyeni bir hikmetle karşılaşırız. O, ne «ben»dir, benliktir; ne zâttır, şudur, budur; kalb hakikati içinde, ruhun mukâbil kutbunu gösteren ayrı ve bambaşka bir mevcuttur. Her insanda bu mevcut; daima gizli ve bazan aşikâr bir Allah düşmanı. Allah düşmanı yola getirilmedikçe Allah'a yol açılmaz. Dâva nefsi öldürmek değil, yola getirmek olduğu içindir ki, İslâmiyette ruhbaniyet mevcut değildir. Nefsin yemeğini, uykusunu, kadınını ve daha binbir meşru zevkini kökünden kesen ve daha ona nice çileler çektiren bâtıl metodların da, İslâmiyetteki gerçek erdiriş usûlüyle hiçbir benzerliği yok. Her şey ölçüye bağlı.. Bellibaşlı itidâl hadleri içinde ve mizanlı... Yoksa öbür türlü, her taraftan gene nefs tecelli edecektir. O daima üste çıkan bir canavar...
Sayfa 465Kitabı okudu
·
128 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.