Ahh Lennie, aklı küçük ancak cüssesi ve yüreği koskocaman adam. Birçok kişinin tavsiyesiyle başladığım ve iyi ki de başlayıp bitirdiğim bu kitabın beni böylesine etkileyeceğini nereden bilebilirdim ki…
Kimsenin kimseye güvenemediği, biriyle beraber yola çıkmanın böyle zor olduğu bu dönemde birbirine tamamen zıt iki yoldaş Lennie ve George.
Bu iki dostun bir parça toprak alarak insanî bir hayat yaşamak gibi bir hayali var. Bu hayali gerçekleştirmek için de çiftliklerde ırgatçılık yaparlar. Ancak gittikleri yerlerde uzun süre dikiş tutturamazlar. Çünkü Lennie’nin bir takıntısı vardır: yumuşak şeylere dokunmak. Sırf bu takıntısı yüzünden çok sevdiği fareleri, köpekleri en son da Curley’nin karısını öldürür.
Kötü şeyler yapsa da isteyerek yapmadığına şahit olacağınız, Lennie’nin çocuksu masumluğuna yürekten inanacağınız ve sonunda gözyaşlarınıza engel olamayacağınız bir eser.
Kitabın arka kapağında da dendiği gibi “toz pembe olmayan gerçekçi bir umudun” türküsünü dillendirir Steinbeck ve bunu yaparken de insanın yalnızca insanla değil, doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri konu eder. Okuyacaklar için şimdiden bol keyifli okumalar dilerim
”Artık birlikte seyahat eden, can yoldaşlığı eden pek kimse kalmadı. Nedendir bilmem. Belki de herkes birbirinden korkuyor bu dünyada.”
“Üzülme, bazen mecbur kalır insan.”