“Kim bilir, kim diyebilir ki kendi kendimiz hakkında ilmimiz nerde biter, cehlimiz nerde başlar? Ve başkalarının cehli nerde biter, ilmi nerde başlar?”
“Evet, bir gün olur, insan, gençken ruhunda parlayan bütün yıldızların birer birer söndüğünü görür. Ruhumuzu içtiğimiz su ve yediğimiz ekmek gibi besleyen emeller ve ümitlerimiz birer birer bizi terk eder. “
“Kim bilir, belki de insanların çoğu böylece artık aldanmadıkları, artık ummadıkları, artık ümit edemedikleri, artık hayal kuramadıkları için ölürler ve gözler belki açıldığı içindir ki ilelebet kapanmaya mahkum olur.”
“Her insanın zevahir hayatının altında bir de gizli kalan ve sırf kendi hilkatı ve ruhuyla yaşadığı büsbütün mahrem bir ömrü vardır ki bu hayat içimizde kendi üstüne kapanmış olan bir âlemin mahsulüdür.”
“Bir yaş gelir ki ondan sonra ehemmiyet verdiğimiz şeyler artık tarihe karışmış yani hayattan çıkmıştır ve bütün dualarımıza karşı sayıklayan talihten artık hiçbir makul cevap almamıza imkân, yani bizim imkânımız kalmamıştır!”
“Vaktiyle sevilen güzellik şekillerinin şimdi çirkin bulunduğunu görür. Güzellik mefhumu o kadar değişmiştir ki artık güzelle çirkini ayıramaz, birbirine karıştırır.”
“Gençler ihtiyarlara rast geldikçe onları evvelden beri ihtiyar sanırlar. Fakat yaşlılar nazarında her ihtiyar eski gençliğinin viranesi ve her kadın eski güzelliğinin harabesidir”