Gönderi

savaş vardı
Bu lanet olası iş bittiğinde, son ateşler söndüğünde, nefretler yorgun düştüğünde, hatta bellek uykuya daldığında, çekilen acılar uzakmış gibi göründüğünde (ne zaman, ah ne zaman?)... işte ancak o zaman hayatımızın önemli kısmını aştığımızı ve iyi olanın sadece bitişte yer alacak kadar azaldığını idrak edeceğiz. Nihayet bu iğrenç uykudan uyandığımızda ve her birimiz askıda bırakmak zorunda kaldığımız kişisel öykümüzü ele almaya niyetlendiğimizde bize bunun yasak olduğunu, iyi ya da kötü uykunun hayat yerine sayıldığını ve bunu bilmiyorsak suçun bizde olduğunu söyleyecekler. Yarıda kesilmiş konuşmaya devama yeltendiğimizde hiç kimse, hatta belki biz de söze nereden başladığımızı hatırlayamayacağız. Ya da sabanımızın yarıda bıraktığı izleri tamamlamak için aletlerimizi aldığımızda, orada sanki asla bir kul çalışmamış gibi izlerin tümden silindiğini göreceğiz. İşte o zaman tek çarenin sanki yirmi yaşınday mışız ve bütün gelecek önümüzde uzanıyormuş ve o olası yol bizi hiç korkutmuyormuş gibi en baştan başla mak olduğunu anlayacağız. Ne var ki artık yirmi yaşında olmayacağız, hatta yüzlerimiz solmuş, saçlarımız kırlaşmış, neşemiz günden güne azalmış olacak.
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.