Gönderi

Genel anlamda tanrısal öngörü planının bilgisinden söz ederken, günümüzde önem bakımından birinci sırayı alan bir soruna, tanrıyı bilme olanağı sorununa işaret ettim: bu, bir sorun olmaktan çıktığına göre, kastettiğim daha çok,—Kutsal Kitap'taki, tanrıyı yalnızca sevmek değil, ama aynı zamanda bilmenin en yüce bir ödev olarak önerilmesine karşı olarak tanrıyı bilmenin olanaksız olduğunu ileri süren,önyargılaşmış öğretiydi. Bu öğretiye göre tinin yukarda ileri sürülen şeyin ta kendisi, yani doğrunun özünü kavratan şey olduğu, tüm nesneleri bildiği, bakışının tanrısallığın derinliklerine kadar işlediği yadsınmaktadır. Saf inanç en yakındaki dala tutunabilir ve genel bir insana ait şeylerin ve bilgilerin ötesine geçer. Böylece insan doğruluk ve usa uygunluk iddiasını kendinden uzaklaştırma özgürlüğüne sahip olurken, kendi tasarımlarını dışlaştırma rahatlığına erişir. Bu anlamda tanrı tasarımı boş lafa dönüşür. Tanrı, us ve bilincimizin ötesine yerleştirildi mi, hem tanrının doğası neyse onunla uğraşmaktan, hem de usu dünya-tarihinde aramaktan kurtulduk demektir; o zaman başıboş varsayımlar ortada cirit atar. Dindar alçak gönüllülük, vazgeçme yoluyla ne kazandığını çok iyi bilir. s. 46-47
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.