Gönderi

Sem' ani de sıklıkla aşk ahdinden insan varoluşunun temeli olarak söz eder. O da Meybudi gibi Elest gününü Adem' in yaratılışı ile dünyaya inmesi arasındaki bir dönemden ziyade ezeli başlangıçsızlığa yerleştirmektedir: Binlerce can feda olsun gönle hoş gelen o vakte ki biz bizsiz olarak bir başımıza iken nihayetsiz lutfun kapısı bize açıldı ve herhangi bir dinleme iradesi olmaksızın kulağımıza pak hicabını ulaştırdı. O, ilim bakımından sordu ve meşiyyet bakımından cevap verdi, ilmi sual edici ve meşiyyeti cevap verici kıldı. Cem' meclisinde bize seçilmişlik sütünü [şir-i ısına) ikram etti. Misak beşiğinde, çaba ve çalışmadan önce bize lutuflarının rızkını gönderdi. Yaptığı ahidle bizim işimizi yoluna koydu ve onu tamamladı. Dinleyiş sahrasında [sahra-yı semd) bize "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sözünü işirrirdi. Soruyu soran da O'ydu, cevabı telkin eden de O'ydu. Farzımuhal "Ben kimim?" de seydi herkesin dili tutulur, her şey silinip giderdi. Herkes hayret içinde olduğu yerde kalır kımıldayamazdı. Ezeli lutfundan dolayı "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dedi ki bu sözün yarısı soru olsun, diğer yarısı da cevabı telkin etsin. (Ravh 84)
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.