Gönderi

O zaman melankolinin kökenindeki karasevdadan yola çıkarak şu soruya yanıt aramaya çalışmak gerek: Aşk hep olanaksız mıdır? Hep hüzünlü müdür? Ayrılık bir kader midir? Hep kara mıdır sevda? Sigmund Freud'un hastalıklı sendromların prototipi olarak gördüğü normal durumlar arasında, uyku ve düşle birlikte yası ve aşk durumunu da saydığını biliyoruz. 1914 tarihli “Narsisizme Giriş” yazısında aşkı “En gelişmiş biçiminde nesne libidosunun yapabildiği öznenin nesne lehine tüm kişiliğinden vazgeçebilmesi” olarak tanımlar. "Yas ve Melankoli" metninde ise "Birbirine zıt her iki durumda, aşk tutkusu ve intiharda, benlik birbirinden çok farklı şekillerde de olsa nesne tarafından büyülenmiştir” der.
Sayfa 130Kitabı okudu
·
152 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.