1085. Muhammed A.S.S.'ın getirdiği İslam Hukukunda(Şeriat' da) kadın, nikah akdi ile hayatını bir erkekle birleştirirken erkeğinki ile eşit ferdi bir hürriyet ve istiklale sahiptir. Bu esasa göre kadın, bu nikah akdi yapılırken poligam bir evliliğe razı olup olmamakta mutlak bir yetkiye sahiptir. Resulullah Muhammed A.S.S. nikah akdini, tarafların karşılıklı serbest irade ve rızalarıyla gerçekleşen ve bu bakımdan içinde her çeşit şer'an muteber şartın yer alabileceği, normal bir hukuki ilişki olarak tanzim etmiştir: Esasen bir zevcesi bulunan bir erkeğin evine ikinci hanım olarak gitmeyi kabul etmeyip bu şekil bir evlilik teklifini reddetme hakkına sahip olmasından ayrı kadın, nikah akdi yapılırken sözlüsünden, evlilikleri boyunca sadece ve sadece kendisi ile nikahlı kalacağı şartını ileri sürebilir ve bu şart muteberdir, hukuki bir netice doğurur; aynı şekilde kadının da tek taraflı boşama hakkını elinde bulunduracağı yahut bu boşanma hakkını bir hakem veya bir aracı vasıtasıyla kullanacağı şartını veya herhangi bir başka şart da koyabilir ve bütün bunlar muteber sayılırlar. Bu şart vazedebilme hakkına rağmen kadın, nikahlanırken kendisine bir imtiyaz bahşeden bu haklarını kullanmayabilir. Bu durumdan kolayca anlaşılacağı gibi Müslüman kadın, sadece monogami'ye dayanan bir aile hayatı sürmekten başka bir seçeneği bulunmayan Batılı kadından daha fazla ve daha geniş haklara sahip kılınmıştır. Şunu da unutmamak lazım gelir ki, her ferdin maddi veya ruhi yapısı birbirinden farklıdır: Kadın olsun erkek olsun, her iki tarafın da karşılıklı birbirlerinin şahsiyetini hayatları boyunca tamamlayıp eksikliklerini giderecekleri bir hukuki imkan ve ideal bir aşk kaynağı olarak evlilik, ancak pek az kimsenin gerçekleştirebileceği bir ideal olarak daima kendi varlığını muhafaza edecektir; insanlar çoğunlukla bu idealin pek azını yaşaya bileceklerdir. İslam her alandaki kanun ve kaidelerini, normal ölçülerdeki bir insanı nazarı itibara alarak koymuş ve bu alanda gerçekçi bir esneklik payı bırakmıştır.
Sayfa 667 - ikinci cilt