Gönderi

Başı tatlı tatlı dönüyordu; gene “gazete”yi düşündü: Evet, Ankara'yı o kadar güzel beğenmeyecekti ki ona garezkâr diyemeyeceklerdi. “Zafer”i göklere çıkaracaktı, taşlar, "garez”, gökte duran “zafer”in arkasında görünmeyecekti. Haykırarak beğendiği "lnönü”nün arkasından “Ankara”yı beğenmeyen zehirli bir sükût. .. Fakat bu sükûtun zehir damlaları nokta, virgül, edat, işaret kadar küçük olacaktı. Bir “fakat”, bir “ise de”, bir “heyhat!” memleketi kurtaran devleri yere serecekti. Parasızlar, memuriyetsizler, Veni-zelos'un resmini artık duvarlarına asamayanlar, insanı iki buçuk saatte zengin eden münakasalı “Nafıa”lara "Harbi-ye”lere "Maliye”lere hasret çekenler her sabah onun gazetesini okuyacaklardı. Bu kadar büyük saadeti onlara, Adnan, her sabah beş kuruşa satacaktı.
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.