Gönderi

Gabriel Garcia Mârquez'in üslubu, Borges'inki gibi ölçülü değil, taşkındır ve akıldan ziyade duyulara ve hislere dayalıdır; yerel ağızları kullanımı ve titizliğiyle klasik eserleri andırsa da eski ve ağdalı olmaktan uzak, halka ait kullanım ve deyimleri, dile yeni giren yerli ve yabancı sözcükleri benimsemeye açık, zengin bir müzikselliğe ve duru bir kavramsallığa sahip, ukala kurgu ve kelime oyunlarından muaftır. Sıcaklığı, lezzeti ve müziği sayesinde bedenin algıladığı bütün hisleri ve hazları abartmadan, doğallıkla ifade eder; ayrıca düşsel unsurları da rahatlıkla içinde barındırır, olağanüstü diyarlarda dilediğince dolaşır. Yüzyıllık Yalnızlık'ı ya da Kolera Günlerinde Aşk'ı okurken bu romanların ancak bu sözcükler, bu anlatım ve bu ritm sayesinde inanılır, gerçeğe yakın, büyüleyici ve etkileyici kılınabileceğine, onlar olmasa okuduklarımızın bizi büyülemeyeceğine, öykülerin, anlatılırken kullanılan sözcüklerin içinde saklı olduklarına dair hiçbir kuşkumuz kalmaz.
Sayfa 43 - Can Yayınları (Çağdaş)Kitabı okudu
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.