Nihayet bir kolumda anam, öteki kolumda babam, kapıya doğru yürüdük. Ama kapıya varmadan, kalabalıktan, boğuk bir ses duyuldu, bir ıstırap feryadıdır koptu. Kimdi? Kimin nesiydi?.. Derken, beyazlı bir kadının üstüme atılmasıyla ayaklarımın dibine düşmesi bir oldu. En acı sesiyle haykırıyordu:
--Süleyman kayda! Süleyman balam kayda! Söyle, yavrum! Ölmedi, de… Ölmedi de, yavrum! Ölmedi desene…
Kadının sesi ile etraftaki bütün analar da susup kalmışlardı. Önünde diz çöktüm. Süleyman’ın anasının ellerini, oğlu yerine, ben öptüm.