İsmini okuduğumda Kolera salgını başladığı zamanlarda o zor şartlar altında ne olursa olsun aşkını devam ettiren, birbirinden ayrılmayan iki sevgilinin hikayesini okuyacağımı zannetmiştim. Ki öyle olsaydı belki çok güzel bir kitap ortaya çıkacaktı. Ama öyle kötü bir kitaptı ki kesinlikle kimseye tavsiye etmem, bir daha da Marquez okumam sanırım. Öncelikle saf bir aşk başlangıcı var fakat daha sonra kadın karakter Fermina Daza mektuplaştığı erkeği reddediyor ve şehre eğitimini tamamlayıp gelen meşhur ve soylu bir doktor ile evleniyor. Ona mektup yazan erkek ise Florentino Ariza sürekli onu düşünüyor büyük bir boşluğa düşüyor. Gayet doğal bir anda reddedildi ve sevdiği kişinin evlendiğini gördü. Ama asıl mesele burdan sonra başlıyor. Yıllar yıllar boyunca bir o kadından bir o kadına koşuyor ama Fermina'yı da unutmuyor. Hem evli kadın, hem kendisi birlikte olmadığı kadın bırakmıyor şehirde hem de hâlâ onu seviyormuş. Bir de utanmadan kitabın sonlarına doğru yaşlandığı zamanlarda uzaktan akrabası gencecik lise öğrencisi kız ile ilişki yaşıyor. Daha da sonra Fermina'nın kocası ölünce tekrar ona gidip ısrarla mektuplar yazıyor. 80 yaşına gelmiş hâlâ aşk peşindeymiş bu da tabi bir garip. Okurken sürekli ben ne okuyorum böyle dedim ama ne var ki bir kitabı yarım bırakmayı sevmiyorum kendimi zorlayarak bitirdim. Kitapta sevdiğim hiçbir yer yoktu sanırım. Tekrar tekrar kimseye de tavsiye etmiyorum.

Kolera Günlerinde AşkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20209bin okunma

·

480 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ahmet Gökburu