Gönderi

"Sarıverdim bacaklarını sarmaş, dolaş bacaklarımla, sanma ki kalın zincirden prangalar bileklerindeki uyuşmuş ayaklarının. Hisset bak, benim bedenimin bir parçası onlar. Say ki yaşlı koca bir çınara dayamışsın sırtını sert mi sert, kabuklu ve sen, beni bekliyorsun saatlerdir ona dayanıp, Bir bahar sabahında; Aldırmadan dizlerinin, sırtının acımasına. Bir umut, bir heyecan, binbir özlem kucaklarımda; Sana gelmemi. Yoksa, kara, kirli tahta çeperleri değil sırtını acıtan, seni götüren cezaevi aracının. Sırtının çukurundan terler akıyorsa, sıcaksa cehennem misali, sırtımın çukurundan akan terle aynıdır; Sana gelen yollarımın saatler süren cefalı mutluluğunda. Bak, ellerimiz nasıl birbirini kavramış bileklerimizden. Öyle bir tutmuşum ki seni sımsıkı bileklerin acıyor,biliyorum. Bileklerim acıyor, olsun, Kelepçe değil onlar. Acıyla da olsa, seninle olmamın, Seninle elele olmamın mutluluğunu tattırıyor ya. Hani yaşama, hani mutluluğa, yarınlara birlikte koşacaktık ya, Bak yanındayım, her günden, tüm zamanlardan daha derinden, Öpüşlerle dudaklarımda. Yol boyu sevda türküleri söylüyorum; Hani hep söylediğimiz, biliyorsun ya. Duyabiliyorsun değil mi o ufak demir parmaklıklı pencereden bize kadar getirişini rüzgârın? Parmalıklar engel olamıyor kulaklarımıza dolmasına melodilerin. Sen yanımda ol yeter diyorsun, Avuçlarım hâlâ sıcaklığınla dolu diyorum Başımı omzuna dayarken. Ve, Seni seviyorum ,çok seviyorum, çok seviyorum..."
Sayfa 296Kitabı okudu
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.