Gönderi

Dağı aşmak
Bu yüksek kayalık aynı zamanda Angut kazlarının yuvasıdır. Gelirler ve yuvalarını buraya kurarlar. İnsanların ve vahşi hayvanların ulaşamayacağı kadar yüksek bir yere yuvalarını kuruverirler. Biz “Ang kaz” deriz onlara. Angut kazları vurulmaz bizim oralarda. Eti yenmezmiş derler. Oysa ondan değildir Angut kazlarını öldürmek istemememizin nedeni. Bir aşk hikayesi gibidir bu aslında. Sadakatin zirvelerinde yaşayan canlılardır onlar. Angut kazı hayat arkadaşı olan eşi öldüğü zaman acı acı çırpınır. Eşini tekrar hayata kazandırmak ister gibi ona dokunur, hareket etmesini ister. Ve Angut kazı bu dünyadan ayrılmış eşine bakar kalır. Günlerce ve gecelerce. Ölmüş bedeni bekler. “Angut gibi bakma” sözü-nün arkasında bu gerçek gizlidir. O üzgün bakışı ile ne çok şey anlatır bize. Aşkı, sevdayı, adanmışlığı, vefayı... O Angut bakışı denilen şey aslında hüznün, ayrılığın ba-kışıdır. Ve bir süre sonra sonra diğer Angut kazıda eşinin yanında hayata veda eder. Onsuz yaşamak istemez. İşte bu sebepten en değme avcılar bile Angut kazına ateş etmez, sevenleri ayırmak istemezler. Bilirler ki birinin ölümü aslında ikisinin de ölümü demektir. Bazen etrafımızdaki canlıların yaşamı bir tokat gibi bizi sersemletiyor ve hayata ait dersler veriyor.
·
5 artı 1'leme
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.