Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Aynı Her Şey, Herkes
Biri oturur bir kitap yazar, biri onu beğenir film yapar, biri o filmden etkilenip bir şarkı yapar, biri o şarkıyı alır bir şiire gömer, biri o şiiri beğenir âşık olur, aşk büyür, yağmur olur, orman olur, ayrılık olur, mezar taşı olur. O mezar taşından kocaman bir hikaye çıkar, kitap olur, hayat böyle dönüp durur. 46 kromozom var, sayılamayacak
··
5,8bin görüntüleme
İclâl okurunun profil resmi
Zaman farklı olma zamanı, biz de içindeki farklı-aynılarız gibi geliyor bana da bu aralar hep. Paradoksal sanki. Farklı olmaya çalışarak aynılaşma. Post modernizmin içimize işleyen etkisi ve vardığı yer midir ki bu? Yoksa sistemin açgözlülüğü mü?
Erhan okurunun profil resmi
Post modernizm basit kaldı artık, piyasa herkesin farklı aynı olmasını istiyor. Farklı olmak için bir şeyler alıyoruz/yapıyoruz ama sektör sınırları içinde tabii hepsi. Hem kandinsky hem dali hem de picasso'yu sahiplenecek kadar gözüpek değil hem de iştirakçiler. Birini seçip öyle yaşamalı herkes farklılığını. Dünya değişiyor Ganfalf'in dediği gibi. Bir şeyler yükseliyor doğuda.
Gülce okurunun profil resmi
Tesadüfen gördüğüm bir postun, direnmeme rağmen beni derin düşüncelere itelemesi :( "..şu anki ömrümüzün bir noktasında öğreniyoruz hayatın kendini tekrar ettiğini. Bizim hayatımız değil tüm hayatlar tekrar ediyor birbirini." Daha önce üzerinde hiç düşünmemişken bir sabah bu duyguyla uyandığımdan beri aynı ben değilim. Rahatsız edici bir farkındalık, en azından benim için öyle oldu. "Güneşin altında yeni bir şey yok." bunu çok daha geç öğrenmiş olmayı, hatta hiç farkına varmamış olmayı tercih ederdim.
Erhan okurunun profil resmi
Üzgünüm bu farkındalığa dahil olduğum için, ama eninde sonunda anlıyor insan bir şekilde, sonra da seçiyor önündeki yollardan birini. O seçimin sahte özgürlüğü biraz olsun rahatlatıyor. Ama en sonda, diğer yolu seçseydi de bir farkı olmayacağını tekrar anlıyor ya da saçmalıyorum bilmiyorum. Sizin hayatınız, sizin seçimleriniz :)
1 sonraki yanıtı göster
fiLiz okurunun profil resmi
Düşündüm dün ,bir belgesel izledikten sonra: Tok ve ikna edici bir ses "Birgün Toplum ahlak kurallarını ortaya çıkardı. Bu kuralları ortaya koyanlar insanoğluna, bizdensen bu kurallara uymalısın şartını koşmuşlar"diyordu. Aynılığımız insanlık tarihiyle, işte o zaman "bizden ol şartıyla " başladı.Şartlara uyduk kurtlara yakalanmaktan kurtulduk.Herşeyi paylaşmak,yalnızlıktan kurtulmak,ait olmak daha kolay bir hayattı.Çünķü doğa zorluydu. Aynılığa sığamayalar,karabalık gibi uzakları ,ufukları merak edenler vardı bu kalabalıklar içinde ve herşeyi göze alıp yola çıktılar. Uzun yolculuklardan sonra zaman mesajlarıni bizlere ulaştırdı. Okudukça, tanıdıkça her insanın farklı bir dünya taşıdığını gördük.Cesaret gösterip farklılığının perdelerini açanlara rastladıkça yalnız olmadığımızı anladık. Peki bu aynılık karşıtlığıyla ne yapacaktık? işte bütün mesele bu... Bence ...bknz ben :)
Erhan okurunun profil resmi
İşte o aynılık karşıtlığı içten içe heyecanlandırıyor insanı. İster havva'dan, ister lilith'den, isterse şeytandan deyin içimizde bir yerlerde farklı olma arzusu, ya da daha küçük bir şey, bir sinir belki hep var. Doğaya, düzene belki de sadece otoriteye karşı küçük kaçamaklarımızda o sinir gerilip serotonin gönderiyor belki beynimize (tamamen sallıyorum tabii, evde denemeyin:) O zamanın karabalıkları belki de bu hissin bağımlıları. Sonu zaten belli olan bu yolculukta olabilecek her şeyi yaşamak istiyorlar ne pahasına olursa olsun. Bizim görebildiğimiz bir kaç kişi başaranlar, ne yazık ki büyük bir çoğunluk ya eriyip gidiyor sonunda dalgaların içinde ya da yok ediliyor. Ben de sorayım o zaman, ne yapacağız? O silinen güruhun içinde olan pahasına vaz mı geçeceğiz her şeyden, yoksa günlük dozumuza razı gelip, günümüz toplumunun izin verdiği kadar mı yaşayacağız farklılığımızı? Bilemiyorum, benim tek istediğim korumacılık batağına kapılmadan tamamlayabilmek bu yolculuğu. Önümüzdeki maçlara bakacağız galiba sadece:)
1 sonraki yanıtı göster
Osman Y. okurunun profil resmi
İnceleme devri , ileti devrinden daha güzeldi. İnceleme demleme çay ise , ileti sallama çay. Salla gitsin gerçi her şey saçma. Ve anlamlı aynı zamanda. Zamanı fazla karıştırma. İzafi , belirsiz , mekana bağlı biraz da , hatta çokça. Başka gezegenlerde bambaşka zamanlar yaşanıyor mesela , güneşten bağımsız. Her şey ve herkes aynı mı ? Hem öyle hem bambaşka. Günlerin tekrar edişine kafa yoran kaç kişi kaldı bu modern hızlı dünyada ? Hep aynı ileti hep aynı yorum. Şiiri ve şarkıyı yüceltmeliyiz yine de inadına..
Erhan okurunun profil resmi
Kim kimi inceliyor, kim kime neyi iletiyor, kim ne içiyor, nasıl içiyor, kim neyi nasıl yüceltiyor, dün, bugün, yarın, hangisi daha güzel, önemli değil benim için. Hiç bir şey belki de önemli değil. Bir işe yaramak kendimce, kendime bir şey yapıyorum demek bu sonsuz denizde, aldırmadan üzerime gelen birbirinin aynı dalgalara. Neyse, önemli değil inceleme, ileti, şiir, şarkı, çay, aynı tonda bütün sesler. Nasıl istiyorsak öyle yaşayalım yeter.
Gülce okurunun profil resmi
Küçük bir katkı : Düş gördüğümü kavradım; büyük bir çabayla silkindim ve uyandım. Uyanmanın yararı yoktu; sayısız kum taneleri boğuyordu beni. Biri dedi ki: Sen uyanıklığa değil, önceki bir düşe uyanmışsın. O düş, bir başka düşle sarmallıdır, o da bir başkasıyla ve bu böyle sonsuza kadar gider, sonsuz da kum tanelerinin sayısıdır. Geriye dönerken izlemen gereken yolun sonu yoktur ve sen bir daha gerçekten uyanmadan öleceksin. Yitmiştim sanki. Kumlar dolmuştu ağzıma, yine de haykırdım: Düşlerin bir kum taneciği öldüremez beni, ne de düşler vardır düşler içre. Bir ışık yalazında uyandım. Ölüm ve Pusula'dan.. youtu.be/j-67K-KwHbA
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.