Gönderi

Doğaya çok zarar veriyor plastik
Kara Haberlerin Gele Samuel Büfeden ayran istedim. Uzattılar. İnce alüminyum kapaklı plastik bir bardak. Kapağını çıkarınca dikkatle tutacaksın. Hafif tutarsan düşecek, sıksan içindekiler dışa çıkacak. Ayran falan değil, lezzetli ve soğuk ancak plastik bardağın, ağza verdiği bir burukluk var. Ayranla kaynaşmayan, bütünleşmeyen bir kap bu. İçiyorsunuz ama içmemiş gibi. Yemek borunuza değil de sanki, madeni başka bir boruya döküyorsunuz ayranı. Buraya kadar yine de idare edilebilir. Ya bundan sonra. İçiyorsunuz ayranı, şimdi elinizde boş bir plastik bardak var. Ne yapacaksınız bunu? Kolay. Hemen yanınıza bir varil koymuşlar. Bakıyorsunuz içi boş plastik bardaklarla dolu. Siz de elinizdeki boş bardağı oraya fırlatıyor ve yolunuza devam ediyorsunuz. Dağ başında, civardaki kaynak suyuyla yapılmış, kalaylı iri bir tasla size ikram edilmiş gerçek bir ayran içtiniz mi hiç? Plastiğin ham maddesinin dışarıdan geldiğini ve lira düştükçe plastiğin de gün gün pahalandığını bilirsiniz. Nasıl alıştık plastik bardaklara. Pahalı bir şey. Dışarıdan alıyoruz, üstelik bir dakika kullanıyor ve atıyoruz. Plastik bir bardağı da ayran fiyatına alıyor, fakat atıyoruz. Çöpe atıyoruz. Anlatamadım galiba: Atıyoruz. Çöpe atıyoruz. Ve çöpe atmaya devam ediyoruz. Sadece bir kere ve çok kısa bir süre kullanarak. Anadolu’da hâlâ insanımız, yanında, şalvarının derin cebinde, bilirsiniz şalvar diz de vermez, deforme olmaz, sık sık yenisini almaya gerek kalmaz, her neyse onun cebinde kocaman bir mendil, bir bakarsın adam çarşıda bu mendili çıkarır, içine kabak, patlıcan, maydanoz, ekmek, iki de kavun koyar, uçlarını bohça ucu gibi birleştirir, düğümler, eve getirir, kadınlar onu boşaltır, yeniden verirler beye, o da cebine koyar. Şimdi kese kâğıtları var, at çöpe. Kâğıt mendiller, sümüklü bez mendilleri kim yıkar, at çöpe. Kâğıt peçeteler, tuvalet kâğıtları, bilirsiniz Batılı suyla taharetlenmeyi pislik, mikropluk, kâğıtla taharetlenmeyi temizlik bilir, kullan at kubura, at çöpe. Kâğıt, karton tabaklar, plastik dondurma kapları, plastik kaşıklar, çatallar, bir kere kullan at çöpe. Başka!... Makyaj malzemeleri, yeni modayla modası geçen giyecekler, at sandığın dibine, at çöpe. Neyse lafı plastik ayran bardağında tutup, beş senede demode olan harp araçlarına falan getirmek istemiyorum. İş uzayacak. Aynı konuda her gün şu sütunu değil, gazeteyi dolduracak kadar yazsan yer kalmayacak. Efendim, İngiltere’de bir ayakkabı fabrikası varmış. Patron, dış pazar bulmak için, Hindistan’a pazarlamacı Walter’i, Afrika’ya ise pazarlamacı Samuel’i yollamış. Walter Hindistan’dan “burada kimse ayakkabı giymiyor, iş yok” diye teleks çekmiş. Patron“o halde geri gel” demiş. Samuel ise “Afrika’da kimse ayakkabı giymiyor. Fakat bunlara ayakkabı giymeyi bir kabul ettirirsek büyük iş var. Fabrikayı tevsi edin, (büyütün) buraya da bu insanlara ayakkabı giymeyi, ihtiyaçları olmasa bile kabul ettirecek uzmanlar yollayın” demiş. Fabrika tevsi edilmiş, Afrika’ya uzmanlar yollanmış, Walter işten kovulmuş, onun maaşı Samuel’in maaşına zam edilmiş. -Ah o Samuel bir elime geçse, diyorum ama, bakıyorum ki hepimiz bir Samuel olmuşuz. Hem de gönüllü avanaklar takımından...
·
149 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.