Gönderi

Ben büyük Türk ordusunun yedek topçu subayı Nejdet Sançar, Türklüğün yarınki savaşında düşmanı yıkmak için kullanacağım Türk süngüleriyle sokaklarda katiller gibi teşhir olunarak gidip gelirken, imparatorluk çağındaki bir mahkemeyi hatırlıyorum. Nâmık Kemal'in muhakemesini... Tarih anlatıyor ki koca Kemal'e uydurma bir suç yüklemek isteyen iğrenç ruhlu insanlar, Süleyman'a bile kalmayan bu dünya evindeki ihtirasların en adisi olan mevki ihtirasının pençesinde, tarihin kirli alınlarına yapıştırdığı alçaklığı, bu cins insanların layık oldukları tek rütbeyi, o müthiş damgayı tarih boyunca taşımaya hak kazandılar. O mahkemenin başkanı olan Subhi Paşa bu adil ve kahraman hareketiyle bugün tarihin müstesnâ bir tahtında oturuyor. Hâlbuki bir vehme kurban giderek alnına yüzyılların silemeyeceği bir lekeyi yapıştırabilirdi. Onun içindir ki “beni beraat ettirin!" demeyeceğim. Çünkü benim için suç olarak gösterilen şey de bu toprakları ve bu ırkı sevmekten başka bir şey değildir. Yurdumu ırkimi seviyorum. Onun içindir ki Türk ırkçısıyım. Bu sevginin manasını anlamayanlara sözüm yoktur. Eğer bu bir günahsa beni mahkûm ediniz. Bu mahkûmiyeti övünçle kabul ederim, şeref sayarım. “Sizden adalet bekliyorum!" da demeyeceğim; çünkü adalet her mahkemenin tabiî vazifesidir. Ve bunu istemeye lüzum yoktur. Çünkü bir mahkeme adilse ondan adalet istemek manasız, âdil değilse o zaman büsbütün manasızdır! En büyük mahkeme olan tarihin huzuruna alnı açık çıkacak bir Türk oğlu Türk olarak hiçbir endişem yoktur. 10 ayı doldurmak üzere olan ve büyük bir kısmı tahta masalar üzerinde yatmakla geçen hürriyetsizliğimi, millet yolunda çekilmiş şerefli bir felaket olarak sayıyorum. Duvarları, ezilmiş hayvanların kan lekeleriyle rengini kaybetmiş, köpeklerin bile yatmayacağı pis hücrelerde geçen haftalarım, içine bir ışık sızacak kadar bile küçük bir deliği olmayan, tavanı basık bir inde, hayır bir in değil bir mezarda ışığa, güneşe ve hayata hasret çekerek geçirdiğim günlerim ve uykusuz, feci gecelerim yarın benim için acı; fakat övünçlü hatıralar olacaktır. Bunlardan yılmış değilim, bilakis bahtiyarım. Millet yolunda ıstırap çekmiş bir Türk çocuğu olarak bahtiyarım. Yuvamın dağıtılmış olmasına, eşimin bir Türk anası olmak şerefini kazanacağı günlerde çektiği dayanılması güç ıstırapları ve akıttığı gözyaşlarını unutmamış olmama ve bugün hayat kavgasında yeni yavrusuyla tek başına kalmış olmasının ruhumda yarattığı isyanlara rağmen bahtiyarım. Türk'ü sevdim, seviyorum, seveceğim. Ama bunun sonunda ıstıraplar varmış, felaketler varmış hatta karşılaşılacak türlü kahpelikler doluymuş; hepsi kabul. Büyük Türk ırkı sağ olsun!
·
175 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.