Gönderi

Bu durumda ne okur şaire imkân tanıyor, ne de şair okura..
Eskiler kafiyeyi tam bir teknik sistem hâline getirmişler, onun çeşitleri hakkında teferruatlı kitaplar yazmışlardır. Hattâ şairlere kolaylık olsun diye kafiye lügatleri tertip etmişlerdir. Meselâ şair bir mısrada ikrâr diye bir kelimeyi kafiye niyetine kullanmışsa, onu takip eden mısralarda hangi kafiyeleri kullanabileceğini bu lügatler hatırlatır, orada ikrâr kelimesinin altında ihzâr, ihbâr, ihtâr, iş'âr gibi daha bir yığın kelimenin alt alta sıralandığını görürdü.
·
251 görüntüleme
Ebru okurunun profil resmi
Tabi bu durum araştırmacılar için kolaylık sağlar özellikle dil içi çeviri noktasında. Biz lisansta söz sanatlarını ararken çok faydalanırdık böyle mazmun ve kurallardan. Örneğin Hz. İsa geçmişse şiirde muhakkak onun yeniden diriltme mucizesine de değinilmiştir. Ya da gül varsa şiirde bir yerlerde bülbül de vardır ya da işte söğüt varsa akarsu da vardır gibi :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.