Uzaklarda, insanları çiğneyip geçer mahşerin dört atlısının nal seslerini duyar gibi oldu. Savaş kılıcını kavramış koca pazılı hayvansı genç irisini gördü; sadağında veba oklarıyla iğrenç iğrenç sırıtan okçuyu; açlık terazisiyle kel kafalı cimriyi ; atının üstünde ecelin tırpanıyla ilerleyen cesedi gördü. İnsanoğluna varlıklarını duyuran tek alışılmış ve dehşetengiz ilahlar olarak tanıdı onları. Geri kalan her şey düşten ibaretti. Gerçek olan mahşerin dört atlısıydı.