- Sizin ne kadar?
- On beş sene...
- Vah vah... Epey oldu mu?
- Beş sene oldu.
- Asri cezaevi diye bir şey icat etmişler. Oradan istifade edilemiyor mu?
- Hayır... Biz hükümete karşı geldiğimizden nizamname bizi kabul etmez.
- İyi olur inşallah... Mesele neydi?
- Komünistlik.
- Vah, vah... Tabiî iftira...
- Hayır iftira değil. Ben komünistim...
- Komünistlik nedir?
- Bazılarına göre pek fena bir şey... Vatan hainliği. Bize göre en kısaltılmış tarifi şu: Biz, insanın insanı her ne suretle ve her ne bahanesiyle olursa olsun soymasına razı değiliz.
Şeyh Süleyman efendi başıyla tasdik etti ama hiç inanmadığını da saklamadı. Murat umurlamadı. Dede'ye:
- Temyiz'den haber çıktı mı erenler? diye sordu.
- Daha bir şey yok...
Şeyh Süleyman efendi,
- Aslen nerelisiniz bey? diye sordu.
- İstanbulluyuz.
- Peder sağ mı?
- Sağ.
- Valde?
- Sizlere ömür.
- Birader falan yok mu?
- Birisi asker. Birisi mahpus.
- Vah, vah... Bari namerde muhtaç olmuyorsunuz ya...
- Hayır. Şimdilik namerde de merde de muhtaç değiliz. Çalışıyoruz.
- Bir zenaat mı tuttunuz?
- Bizim eski zenaat. Romanlar yazıyorum. Saçma, şeyler. Eğlenceli romanlar.
- Ekmek parası çıksın da efendim.