Gönderi

Eski Türkçede, bizim kanklı diye bildiğimiz, bir kangulug kelimesi vardır. Aynı kelimenin Anadolu'da bize bir İstiklâl harbi kazandıran, azîz adı, k a ğ n ı'dır. Türkçede yumuşak ğ ile biten birçok hecelerin uzun hece olduğunu anlamaya mecbûruz. Fâruk Nâfiz' in, Anadolu dağlarını kağnı üzerinde aşan bir Türk kızı için söylediği: Sanki vurmuş da onun için bir kara sevdâ başına Kahramanlar gibi yalnız çıkıyor dağ başına mısrâlarındaki d a ğ kelimesinin, sevdâ ile kafiyelendirilmesi bundandır. Nitekim Yahyâ Kemal'in: Adalardan yaza ettik de vedâ Sızlıyor bağrımız üstündeki dağ Seni hâtırlıyoruz Vîranbağ mısrâlarının son heceleri, Türkiye Türkçesinde birer kapalı hece değil, birer uzun hecedir.
Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
·
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.