Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

125 syf.
8/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
Sait Faik ile çoğumuz ilkokul-ortaokul yıllarında tanışmıştık. Şahsen hiç okudum mu, okuduysam da beğendim mi gibi sorulara yanıt bulamıyorum; okuduysam da tamamıyla aklımdan silinmiş. Yine de edebiyat dersleri ile Sait Faik bize tekrardan hatırlatıldı, Çehov tarzı durum öyküleri yazdığından bahsedildi. Bu incelemeyi daha çok durum öyküleri üzerine yazacağım, ve onlara olan önyargıyı kırma amacıyla. Ortalama bir okurun en çok karşılaştığı ve okuduğu durum öyküsünü düşünelim;
Altıncı Koğuş
Altıncı Koğuş
. Kesinlikle mükemmel bir kitap, durum öyküsü lafının altından da hayli hayli kalkabiliyor. Karakterin düşüncelerini görüyoruz, bunalımlarını deneyimliyoruz, her sayfayı yaşama fırsatı buluyoruz belki. Fakat bu tür öykülerin bahsi geçince kendim de başta olmak üzere çoğu kişide tuhaf bir soğukluk hissi veya önyargı beliriyor. Küçüklüğümüzden beri olaylara alıştık, en sade diyebileceğimiz masallar ve fabllar bile içlerindeki öyküyü çıkardığınızda yapraksız kalmış bir ağaca dönüşüyor. İşte bu bahsettiğim olay kalıbından çıkmak da bizi oldukça zorluyor. Birkaç ay öncesine kadar durum öyküsünü bile geçtim, tamamen öykü türüne karşı önyargılıydım. On sayfa etmeyen yazılarda, daha olayı anlayana kadar bitirmiş oluyordum. Bu da bütün okuma hevesimi kaçırıyordu haliyle, iki yüz sayfalık bir öykü kitabının toplasanız kırk elli sayfasını severek okuyordum. Son zamanlarda daha çok sevdiğim bir tür olsa da o önyargımın kaybolması bu kitap ile oldu sanırım. Sebebi ise zaten o kadar sayfa içinde anlayamayacağım olayları okumama veya karakterlerin kim olduğunu düşünmeme gerek yok, düşünceleriyle var olan bir karakter ve onun perspektifinden çıkma bir dünya ile karşı karşıyayız. İki-üç sayfada bile bütün kişiliği hakkında bilgi verebiliyor, gerisini de keyifle okuyorum. Biraz da öyküden uzaklaşıp anlatmaya çalışayım, çünkü benim aklımda direkt okuduğum romanlar canlanıyor.
Yeraltından Notlar
Yeraltından Notlar
'ı düşünün, özellikle ilk bölümünü. Adamın diş ağrısı zevkini bile anlattığını düşününce ne gerek var diyor insan, fakat anlattıklarının çoğunda eğlenebiliyoruz ve istediğimiz zaman düşünebiliyoruz. Veya
Oblomov
Oblomov
'u hatırlayalım, kimi zaman olaya geçse bile sürekli zihninde yaşayan bir karakteri okuyoruz ve normalde görsek belki kaçacağımız adamla yüzlerce sayfa bağ kuruyoruz. Daha bunlar gibi onlarca roman var zaten, bazı bölümlerinde hepimiz az çok zorlansak ve sıkılsak bile sonunda sevdiğimiz kitaplar oluyorlar. Durum öykülerini de bunlardan pek farklı yorumlamamak lazım. Karakterlerin hayatları çoğunlukla sıkıcı mı; evet. Bunun güzel yanı da o sıkıcı ve olaysız hayatlardan sıyrılıp onlarca insanın zihnine girme fırsatımız oluyor, çok daha ilgi çekici yönlerini görebiliyoruz. Ayrıca bu kitaptaki öykülerde gerçeküstü anlatım da fazlasıyla kullanılıyordu, daha ilk öykülerden insanlardan kaçıp anlatıcının paltosunun cebine giren bir adam görüyoruz mesela. Belki üzerine bir şeyler düşünüp metaforlar çıkarabilirsiniz, aynı şekilde yazarın yaşamıyla bağlayıp anlamlar bulabilirsiniz. Ben okurken o kadar düşünmedim sanırım, düşündüğüm öyküler olsa bile birsürü öyküyü okurken gülüp geçtim. Alıştığımız sıkıcı, bunaltıcı, ilerlemeyen durum öyküleri anlayışına tamamıyla ters öyküler var, güzel yanı da burada zaten. Karakterlerin dertlerini okumak veya eylemlerini düşünmek zorunda değiliz, bize gülüp geçme fırsatı da tanınıyor. Özetle durum öykülerini de okuyun, okutturun. Belki iyi olanlarına giden yolda "sıkıcı, bunaltıcı, yorucu" olanlarını da okuyacaksınız fakat o yolun sonunda kârlı çıkan yine sizsiniz. Sait Faik okumaya mümkünse en yakın zamanda devam edeceğim, bu kitabı okurken kim bilir kaç kez şimdiye kadar okumamanın pişmanlığını yaşadım. Başka kitaplarla görüşmek üzere.
Alemdağ'da Var Bir Yılan
Alemdağ'da Var Bir YılanSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 202010,6bin okunma
··
1.752 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.