Gönderi

İlk okuduğumda bu kitap, bana 1980'lerin başında çekilen Andre ile Akşam Yemeği adlı filmi hatırlattı. Filmde sadece bir akşam yemeği boyunca iki eski arkadaşın birçok farklı konu üzerine yaptığı iki saatlik konuşma aktarılıyordu. Ne seks ne de araba kovalama sahneleri vardı. Yapımcılar, kaç kişinin filmi izlemek için para ödeyeceğini merak ediyordu. Her şeye rağmen filmin başarılı olmasını sağlayacak kadar insan filmi izledi. Film hem eğlendirici, hem de düşündürücüydü. Seyirciler, zengin bir sohbetin büyüsüne kendilerini kaptırmışlardı. Eco-Martini yazışmaları da bir açıdan buna benziyor. Bu yazışmalar, karşısında kendilerini entelektüel tartışmalar olarak gösteren seviyesiz televizyon programlarıyla tatmin olmayacak okurlar olduğunu varsayıyor, hatta böyle okurlar talep ediyor ve düzeyli bir sohbetin oldukça yapıcı ve değerli olduğunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda en temel konular üzerinde saygılı bir şekilde tartışmanın hâlâ mümkün olduğunu ispat ediyor.
·
124 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.