Ruhu bir yerde kalmıştı, teni başka bir yerde. Tam bir parçalanmışlık içerisinde, durmaksızın koyulaşan karanlıkta, hedefsiz, kılavuzsuz yürüyordu. Karanlıkta gidilen bir yolda, hangi yöne gidileceğinin, nerede duracağının ne önemi vardı ki?
Sayfa 8 - ikinci baskı: aralık, iki bin on dokuz - dedalus kitap