Pozitivist Aydınlanma paradigması çerçevesinde bilinç, sadece merkezi sinir sistemi gelişiminin en uç noktası olarak görülüyor, yani dikey gelişim boyutundan soyutlanıyordu. Atom altı parçacıklar, atomlar, moleküller, kendi kendine yeterli moleküller ve bunların oluşturduğu sistemler, sonuç olarak insan beyni ve bilinci ile noktalanmıştı. Bilinç, atomların ve akrabalarının gelişigüzel dans etmeleri sonucun da meydana çıkmış, "tesadüfi bir epifenomen"di. Psikoloji bilimi de bu açıdan bakıldığında, bu "yan ürünü" inceleyen bir bilim dalıydı ve fizikalist bilim adamları tarafından hep küçük görüldü.