Gönderi

Konya elbette o kadar gazasına şahit olduğu II. Kılıç Arslan'ın ölümünden sonra, saltanat ağacının on bir dalı gibi oördüğü ve benimsediği on bir çocuğunun arasında başlayan kanlı mücadeleye kayıtsız kalmamıştı ve bu prenslerin talihlerine bir ana gibi kalbi sızlamıştı. O kadar tuttuğu ve uğrunda aylarca muhasaraya katlandığı Gıyaseddin Keyhüsrev'in ağabeysi Rükneddin'in kuvvetlerine dayanamayarak iki oğlu ile gurbete çıkmasını elbette serin kanla seyretmemiş ve bu prenslerin Bizans sarayındaki macerası, Konya için uzun zamanlar, ağabeysinin fütuhatının yanı başında merakla takip ettiği bir roman olmuştu. Sonra bu Gıyaseddin'in iki oğluyla beraber döndüğünü ve babasının yerine geçirilen o küçük Kılıç Arslan'ı ölümü beklemeğe bir kaleye gönderdiklerini görmüş ve üzülmüştü. Fakat ordular hazırlanıp bayraklar uçuşmağa başlayınca iş değişmişti. Antalya'nın, Sinop'un fetih günlerinde Konya'nın nasıl sevindiğini, Alâeddin Keykubad'ın o muhteşem saltanat alayı şehre girdiği gün bu şehrin bayram manzarasını hakikaten bilmek isterdim.
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.