Gönderi

uçurtmalar
Rüzgar çıktı. Bir çocuk başı gibi oynak, afacan bir rüzgar. Etra­fında güneş kadar temiz, ay kadar donuk bir sessizlik var. Emirsultan'da bir tek, Yeşil'de bir sürü, Pınarbaşı'nda yüz­lerce ipleri görünmeyen uçurtmalar ... Ovada Nilüfer ve taşköprüler. Gök, kırık, titrek bulutlar içinde. Hey, uzak, beyaz bulutlar gibi titrek, kırık göğüslü Bur­sa çocuğu! Rüzgar çıktı; başım gibi oynak, afacan bir rüzgar. Uçurtmanı çıkar. Uçurmanın tam vaktidir. Gök bahtiyar, rüzgar kıskanç, güneş hasretle dolu; Uçurt­malar, birer çocuk ruhudur. Ben bir kuş olsaydım! Yükseklerde uçan bir kuş ... Kanatları­nı germiş, gölgesinin düştüğü yerden bihaber bir kuş ... Uçurt­maları gagalar mıydım? Ben bir kuş olsaydım! Ufacık bir kuş, uçurtmaları acaba nerden seyrederdim? Çınarın üstünden mi? Yoksa yukarlar­dan, atmacalardan korkmayarak daha yukarlardan, uçurtma­ların üstünden mi? Ben bir kuş olsaydım, kınnapların sarkmış, gevşemiş mün­hanisinden denize atılmış kaypak taşlar gibi seker; uçurtma sahiplerinin sedef düğmeleri çözülmüş göğsüne girer, oradan ot, tere, ceviz, böğürtlen, fındık yaprakları kokan yerden başı­ mı çıkarır, uçurtmaları oradan seyrederdim. Milliyet, 9 Aralık 1929
Sait Faik Abasıyanık
Sait Faik Abasıyanık
Sayfa 1063 - Sait Faik Abasıyanık Bütün Eserleri, YKY Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.