Gönderi

"Bu yaşımda her sözcüğün bedelini öderim. Ölmekle yazmak arasında çok az fark vardır. Öyle küçük bir farktır ki bu, bir an boyunca, birini bile ortaya çıkaramazsınız artık. Yazar kişinin kayıtsız halidir, ruhun vurdumduymaz çıplaklığıdır. Ruhun olduğu kadar bakışın da. Ruhun olduğu kadar yokluğun da. Yazan kişi kendinden ötelere gider. Karda yürür gibi ilerler. Kurt sözcükleri sarf eder. Güçsüz söze doğru ilerler. Ters yüz olmuş eldiven gibi çıplak söze doğru ilerler. Konuşurken kendi yokluğunu aydınlatır. Arkamızda bir melek vardır. Biz doğarken doğmuştur o da. Bizimle büyümüş ve yıpranmıştır. Başlangıçta genç bir insandır, neredeyse bir çocuktur. Az zaman sonra bir yetişkin olmuştur, nefesini tutumlu kullanmaya çalışan biri. Elinde bir balta tutar. Bekler. Gece gündüz, en ufak bir yakınmada bulunmadan, hiçbir dilek dilemeden bekler. Bizi asla unutmaz. Ne aşk ne uyku oyalar onu. Böyle bir varoluştur, eksiksiz. Böyle bir sadakattir, aşksız. Yazmak kar üstüne tınlatmaktır her adımını meleğin. Yazmak an be an başını çevirip bakmaktır durmaksızın, ve havaya kalkmış baltanın ışıltısını ve tek darbede muammanın sonunu görmektir."
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.