Gönderi

... inançlarla dolup taşarken dinden yoksun olan milletin vay haline! Kendi dokumadığı elbiseyi giyen, bizzat ekip biçmediği ekmeği yiyen ve kendi üzüm presinden akmayan şarabı içen milletin vay haline! Zorbayı kahraman diye göklere çıkaran, gösteriş meraklısı bir fatihi cömert sayan milletin vay haline! Rüyasında hor gördüğü bir tutkuya uyandığında boyun eğen milletin vay haline! Sesini sadece cenaze törenlerinde yürürken yükselten, sadece harabeleri arasındayken böbürlenen ve sadece, boynu kılıç ile idam tahtası arasında kaldığı zaman başkaldıran milletin vay haline! Devlet adamı tilki, filozofu hokkabaz, sanatı salt bir yama ve taklit sanatı olan milletin vay haline! Yeni hükümdarını büyük tezahüratlarla karşılayan, sırf bir sonrakini de bu şekilde karşılayabilmek için aynı hükümdarı yuhalayarak yolcu eden milletin vay haline! Bilgeleri yaşlılıktan aklını toplayıp konuşamaz olmuş, güçlü adamları ise henüz beşikte sallanan milletin vay haline! Parçalara ayrılmış ve her bir parçası kendini millet sayan milletin vay haline!
Sayfa 110Kitabı okudu
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.