“Bellek fonksiyonu kısıtlandığı zaman duygusal yönden önemli olan bilgiler frontal lopları atlar ve sözcüklerle veya dil kullanımıyla tanımlanamaz veya düzenlenemez. Dil olmadan, deneyimlerimiz genellikle ‘açıklanamaz’ olur ve daha çok anı parçaları, bedensel hisler, görüntüler ve duygular olarak depolanır. Dil, deneyimlerimizi hikaye biçiminde toparlayıp tutmamızı sağlar. Bir defa hikayeleştirdiğimizde, deneyimi ona bağlı olan kargaşayı yeniden yaşamadan tekrar değerlendirebiliriz.”