Merhum(e)'yi Nasıl Bilirdiniz?
Kitaba dair de bir şeyler söylerim elbet, ama kitap kafamı o kadar çorbamsı eyledi ki, olmadık şeylerden bahsederim de kitabın hakkını yerim diye imtina ediyorum. Neyse, karakterlerden birinin de üslubuyla ifade edecek olursak: Koyayım kitaba!
Kitabın sunduğu bölük pörçük ve bağlantısız olay örgüsüne zıt bir biçimde, öncelikle kitapla yaptığım yolculuktan bahsetmem gerek. Yılı bitirirken, yıl içinde okuduğum kitaplara bir yenisini daha eklemek gayesiyle başladım (okuma hedefi koymam, hedef koymanın ve yıl içinde hedeften sapmalar yaşamanın, hedefi yakalamak adına okunacak kitapların hakkını verememek olgusunu doğurduğuna inanırım, hedef koyan okurlara saygı duyarım), okurken yer yer Menteş esintileri alacak gibi olmanın ve okuduğum zamanlardaki akıcılığın beni iyiden iyiye havaya sokmasının sevincini bir müddet yaşadım, akabinde hayat meşgaleleriyle kitaptan uzaklaşmalar, ki kitabın merak unsurunun yavaş yavaş kayboluşunun da bunda etkisi büyüktür, yoksa tuvalete bile yanımda götürür, bir şekilde daha önceden bitirirdim, yolculuk, yolculukta okunur, sonuçta otobüs yolculuğu, uçak gibi öyle kısa bir kestirme sürecinde cereyan eden bir şey değildir otobüs yolculukları, orda da yüzüne dahi bakmadım, tatilimde de keza, çantama sokup çıkara yalama ettim kapağını, sayfaları hamur kıvamına varacak oldu, kapaktaki jelatinimsi kabartmalar, yavaş yavaş ellerime yapışıp durdu, her okuyuşumda yazarın isminden birkaç harfi çalıp durdum, ismi kitabın üzerinde, kısmen ışığı sönmüş harflerden mütevellit dükkan tabelalarına benzedi bir süre sonra, son düzlüğe girdikten sonra artık bu kitabı düzüp yoluma devam etmem gerektiğine kanaat getirerek, dış kulvardan yardıran arap atı misali abandım sayfalara ve finiş... Öyle çok virgülle anlatmışım ki meramımı, Saramago'ya da selam olsun ;)
Kıssalar ve, alıntılarda da belirttiğim gibi, Tezgel Arif Efendi'nin deyişleri de olmasa, kitabı zor kurtarırdık. Kitaba temel hikaye veya hikayeler beni yakalayamadı, hızlı da kaçmadım oysaki, 43 gün cebelleşmişim kitapla, dile kolay, zihne zor, sen gel bir de bana sor... Ha ille de okurum, hatta hikayeyi de titizlikle takip ederim diyorsanız, "Defterden" kısmına geldiğinizde "noluyo lan?" falan demeyin. Cevaplarınızın bir kısmını orada bulabilirsiniz. Sonuç olarak... Merhum(E)yi nasıl bilirdim? Pek de iyi bil(e)medim...