Gönderi

408 syf.
·
Puan vermedi
Sanırım bir gazetenin web sitesinde okunması gereken on kitap vardı ve ben “Uğultulu Tepeler” hariç on romandan dokuzunu okumuştum. Kitapçıda romanın 400 sayfa olduğunu ve arka kapakta 1800’lerin İngiltere’sinde ve taşrada geçen bir hikâye olduğunu görünce almaktan vaz geçtim. Ancak bu romanın, kadın yazarların hoş karşılanmadığı ve eserlerini farklı isimlerle yayımladığı bir dönme ait olduğunu öğrenince, daha önceki İngiliz kadın yazarlar tecrübeme dayanarak kitabı aldım. Yaklaşık seksen sayfa okuduktan sonra isimler ve yaş konusunda bazı tereddütlerim oldu. Ve kitaptan soğudum, daha sonra kitabın başına dönerek kahramanların isimleri yaşlarını daha dikkatli okumaya karar verdim, ilk seksen sayfayı hızlı hızlı geçerken isimler ve yaşlar yavaş yavaş yerine oturdu. Ve romanı kısa sürede bitirdim. Romanda yazarın yaptığı psikolojik analizler çok çarpıcı kahramanlar kolay kolay karşılaşacağımız tiplerden değil. Zaten romana ilgi duymamızı da bu özelliği sağlıyor. Başını dinlemek için şehirden uzaklaşarak, taşrada ev kiralayan entelektüel bir İngiliz adamın, ev sahibini ziyaret ettiği sırada, gördüğü farklı karakterli merak etmesi ile başlıyor. Aileyi iyi tanıyan hizmetçisinin anlatısı ile roman devam ediyor. Konu, taşrada yaşayan iki çocuklu bir aile babasının Liverpool’da sokakta bulduğu bir çocuğu eve getirerek evlat edinmesi ile başlıyor.
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142,7bin okunma
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.