Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

320 syf.
·
Puan vermedi
Dokunduğum Yarala(r)
Ben, Benim de bir hikâyem olduğunu fark etmem, müşteri temsilcisi ile yaptığım telefon görüşmesi sırasında oldu. Belki de özlemin ve yalnızlığın yarım kalan bütün hikâyelerini benden önce dinlemişsinizdir. Ben de uzun uzun başkalarının hikâyelerini dinlemiştim. Bir arama ile başlayan benim hikâyemi geç de olsa bugün öğreneceksiniz.  Önceki günler nasılsa o gün de öyle başlayacak sanmıştım. Her sabah kurduğum saatin alarm sesine uyanırdım. Alarm çalmaya devam ettikçe sağa sola döner durur, susunca da yorganı kafama çekip tekrar uyumaya çalışırdım. O sabah diğerlerinin aksine, susmasını dilediğim, anlatmamın imkânsız olduğunu bildiğim yaşantımdan bir telefon sesiyle uyandım. İsteksizce ahizeyi aldım elime; - Alo - Alo, günaydın. Heyeman  seyahatten  arıyorum....... hanım ile görüşebilir miyim? -Buyurun ben.. -...... hanım, 24 Mayıs Saat: 06.00 otobüsü 1 numaralı koltuk rezervasyonunuzun teyidi için aramıştım. Birden hatırlamaya çalıştım.  24 Mayıs ve saat: 06.00 tarihinde yapmak istediğim yolculuk için nereye rezervasyon yaptırmıştım? Rakamsal takıntılarım vardır benim, çift rakamları sevmesem de 6 sayısının  hayatımın dönüm noktalarının işareti olduğuna inanırım. 2 ve 4 toplamı 6, ve Saat: 06.00 … Tarih ve saati benim seçmiş olduğum belli. Bir  numaralı koltuk evet…Yolculuklarda, tiyatroda, sinemada,  sürekli bir numaralı koltuk tercih etmişimdir. Herkesi arkamda bırakıp  beni görüyor olmalarındaki  istek mi,  yoksa kimseyi görmeme arzusu mu anlam veremediğim farklı bir takıntı. O koltuk boş değilse yolculuğu ertelediğim çok olmuştur. Sebebini bugün bile çözebilmiş değilim, size nasıl anlatayım ki! Bir de kimseyi istemem yolculuklarda yanımda, tekli koltuk yoksa yanındaki olanı da satın alırım. Binenler, inenler,  arada bir iki ''nasılsınız, yolculuk nereye ' kelimeleri ile sırasını savıp muhabbet ortamı açmak isteyenler ve hiç yokmuşum  gibi davrananlar. Sürekli, elinde terlik " hasta var evde, defolun gidin başka yerde oynayın yoksa geliyorum yanınıza " diyerek çocukları kapısının önünde tehdit eden teyzeler gibiyim. Tahammül edemiyorum yan koltuğumda oturan insanlara. Evet,  tarih, saat, koltuk numarası hepsinin var bir izahı. Ya yolculuk?  Nereye seyahat rezervasyonum? Bazı dönemlerim olur benim; zaman zaman kendimle yaşarım da hiç kendimle karşılaştığım olmaz. Kelime oyunu yaptığımı zannetmeyin, gerçekten karşılaşmıyorum. Karşılaşsam söylerim! Tenhadayımdır o vakitler işte! O vakitlerde; Her şeyi yarım yaşıyormuşum, mutlulukların tadı hep damağımda kalmış gibi, vakit geçmez bir türlü. Böyle zamanlarda başlıyor benim yolculuğum. Unuttuğumu sandığım veya unutmuş gibi yaptığım ne varsa tek tek hesap soruyor benden. Oysa bilirim ki; ben geride bıraktıklarımı toplarken, yarım bıraktıklarımı gelecek günler için saklıyorum. Pantolonunun cebinde saklayan yaramaz bir çocuk gibi bekliyorlar beni. Cebin içindeki saklananı merak edip, kendi açıklarımla yüzleşmem için hep sabrediyor yolculuğum. Biriken pişmanlıklarıma, sorunlarıma son bir damla daha ekliyor haykıra haykıra. O yüzden, en küçük hatalarımla bile baş edemiyorum yeri geldiğinde.    Artık baş edemeyeceğimi anlıyorum geç de olsa. Bana iyi gelecek tek şeyin kusursuz bir teslimiyet olduğunu hissediyor ve kendimi bırakmak istiyorum. İlk adımı nasıl atabilirim diye düşünüyorum bir anda. Telefondaki ses konuşmaya devam ederken, ben aradığım cevabı ahizeye söylüyorum: - Hayır 1 numaralı koltuğu iptal etmek istiyorum. Hangi koltuk olduğu önemli değil. Ayın 24 ü olması yeterli. Yardımcı olursanız sevinirim. .......... Başlayıp sonunu tamamlayamadığım bir öykü denemesini hatırlattı bana Nermin Yıldırım,
Dokunmadan
Dokunmadan
ile. Okurken o kadar çok benzerliğimiz olduğumu fark ettim ki sindire sindire, pür dikkat tek bir satırı bile atlamadan dikkatli okumak için tüm performansımı sergiledim. Çoğu okur da kendisinden çokça benzerlik bulacaktır. Trajik haberler koleksiyoncusu kahramanımız Adalet, çocukluğunun ilk günahının affını dilemek üzere, çocukluk arkadaşını bulmak için yola çıkıyor. Çocuklukta işlenen hatalar günah sayılır mı? Affı gerekli mi? Konuya buradan takılmadan bakılırsa bence yaşın, dönemin önemi olmadan, hatanın farkına varıp özür dilemek, af istemek hadi günah işleme boyutunda diyelim tövbe etmek insanın en safi hali, samimi isteği. Nedir günah? İki Papa filminden aklımda kalan replik ne zaman günah nedir diye sorulsa, en uygun cevap olarak gelir. "Tanrının unuttuğu, kulların unutamadığıdır günahlar." Adalet o kadar çok sorguluyor ki kendini, olayların sebebi olduğuna öyle çok inanarak çürümüş ki yüreği, tanışıyor olsak, hiç bir şeye sebep olamayız, olsak olsak ancak vesile olabiliriz demek isterdim. Çocuk yaşlarında annenin sevilmediği bir evlilikte, babanın günahına şahit olup, bunu ifşa etmenin ardından babanın intiharına, annenin aklını yitirmesine sebep misin? Ulaşım araçlarında, bir üst dairende, sokakta, pazarda tacize, şiddete tanık olduğunda sustuğunda eylemin zanlısı sen misin? Evlenme programlarının büyüsüne kapılıp, gerçek dünyaya gözlerini kapatarak ki (burada yıllardır çok etkilendiğim bir olaydan bahsediyor) "Benim evladım gelir diye kapıyı bacayı açık bıraktım. Evi bulamaz diye evin duvarını gittiği renkte bıraktım hiç boyamadım. Ay geçti, gün geçti, sene geçti benim çocuğum gelmedi. Benim çocuğum ölmüşse cenazesini bana versinler" diyen Berfo ananın acısını görmezden gelenlerden ne kadar sorumlusun? Adalet'in çocukluk arkadaşına ulaşmak için yaptığı yolculukta, olayları, insanları gözlemleyip, iç hesaplaşmasının örneklerinin yazıldığı sayfaların hepsi birer ağlama duvarı. Sustuklarımız, görmezden geldiklerimiz, aman bana ne ibresinde sabit, yönümüzü aymazlık adresine çeviren pusulamız tamamen arızalı. Kitabın kurgusu, gidişatı, anlatımı ile o kadar uyumlu ki bir sonraki ineceğiniz durağın adresi var. Gidişatı ise size bağlı, sessiz sedasız, bağıra çağıra, gözleriniz, kulaklarınız açık ya da kapalı, ister yaya, ister tren, ister uçak, isterseniz hayallerinizde. Onlarca yazılacak cümleler var ki, her okurun anlayacağı kendinde bulmak istediği, yok saydığı, olduğuna inandığı duygularının kendisiyle buluşması için anlatmak istemiyorum. Ne yaparsak yapalım, ne kadar gayret edersek edelim, olacak olur, plan program ancak çaba olarak kalır. Öyle ki sabah ıspanak yıkıyorum akşama bakıyorum patates kızartması yapmışım. Bir sonraki adım bizim irademizle değil. Dünyada olana olacağa hiç birimiz sebep olamayız, haddimiz değil. En fazla vesile olabiliriz ki burada iyi ya da kötü tutumlar bizden kaynaklıdır. İşin özü ; "Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır" Unutmadan ben halen, yolculuk kararı aldığım o tarihi miladım olarak kabul edip, yüreğimde koskocaman bir huzur eşliğinde yolculuk yapmaktayım, gitmek istediğim yeri daha iyi biliyorum. Dokunduğum yaralarda beni yaralayanlara takılmaktan ziyade, merhem olabileceğim yaralara dokunabilmek niyetim. Gittiğim yer hakkında, başka bir incelemede görüşmek üzere. Keyifli okumalar diliyorum.
Dokunmadan
DokunmadanNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20175,7bin okunma
··
2 artı 1'leme
·
9bin görüntüleme
Resul Bulama okurunun profil resmi
"Başlayıp sonunu tamamlayamadığınız bu öykü denemesini" bitirmenizi çok istemiştik Ferah hanım. Tutturdunuz ben yazamam diye. Siz ne kadar yarım kaldığını sansanız da karşınıza bir Nermin Yıldırım çıkar, öykünün sonuna ekler dokunmadan. Alıntılardan belliydi bu öykünün sonuna ekleneceği. 1 nolu koltuğun iptal edilmesinde var demek ki bir hikmet. Tarih aynı, koltuk iptal, iyi yolculuklar dilerim...
Ferah okurunun profil resmi
1 nolu koltuk iptal, lakin tarih daimi Sayın Bulama. Sizden bunları duymak onure edici, çok teşekkür ediyorum sağolun. Ne kadar yarım kalsa da duygular, bir yerlerde tamamlayanı muhakkak ki var. Önemli olan diğer yarıyı, yarının tamamı olduğuna inanarak bütün olamasa da olamasak da korumak. Saygıyla 🍀🌿
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Süha Murat Kahraman okurunun profil resmi
Her şeyin tam, eksiksiz, sorunsuz olduğu bir ömür yolculuğu yoktur herhalde. Zamanın ve mekanın hep bizim isteklerimize göre şekillendiği bir hayatta ilk boğulacak kişinin kendimiz olduğunu da çoğu zaman görmeyiz. Zaman sabit kalsa da koltuktan yani mekandan vazgeçebilmiş olman çok önemli bir kırılma noktası Ferah Abla. Artık sırtını değil yüzünü görecek insanlar. Hem onlarla ve dolayısıyla kendinle yüzleşeceksin sürekli. Hepimizin yaraları var, yaralarında şifalar var. Yara sandıkların, acıtanlar, sızlayanlar bir başkasına "benim de" ile başlayan cümleler kurduracak. Birçoğumuzu yalnızlığımızdan çıkaracaksın. Belki de en önemlisi zalimin kırdığı, katılaştırdığı, içine kin,nefret doldurduğu kalbi onarmak. Kalemin merhem oluyor ve belli ki daha çok olacak. Adalet senden devam etmeni istiyor. Bilesin Ferah Abla:)
Ferah okurunun profil resmi
Cevap verecek kelime bulamıyorum, tekrar okudum bir daha "belki evet, haklısın Murat" yazmak için. Bunlar da yetersiz kaldı. Anlayışına, ifadene, temenni ve pusulanın doğru ibresine onlarca, yüzlerce, binlerce, milyonlarca kez minnet 🍀 Ömrüne bereket.
HELİN KURT okurunun profil resmi
Öncelikle paylaştığınız alıntılarla kitabı çok sevdim, bunun dahilinde bir inceleme yazısı yazmanıza da çok sevindim. Paylaştığınız alıntılarla zaten kitabın çokça güzel olduğu belli oluyordu fakat yazdığınız inceleme yazısı ile kitap bir üst makama ulaşmış gibi oldu. Yarım kalan hikayeniz umarım tez vakitte tamamlanır :) Son olarak belirtmek isterim ki uygulama içerisinde hem inceleme yazısı olarak hem de kendi ilgi alanına dair yazılan yazılar bazen bir kitaptan daha çok şey anlatıyor ve bazen daha çok seviyorum. Hikayeleriniz ve yazılarınız daim olsun :))
Ferah okurunun profil resmi
Anladıklarımı ve hissettiklerimi anlaşılır bir şekilde, anlatmaya yönelik oluyor incelemelerde genelde. Kendimi dahil etmediğim yok gibi. Bir çeşit terapide hissediyorum kendimi. Zarif kelimeleriniz için çok teşekkür ederim, keyifli okumalar diliyorum. 🌿💜
4 sonraki yanıtı göster
Kitabsever okurunun profil resmi
İncelemenin tam ortasında bir cümle vardı. Tabii onu buraya yazmayacağım ama bir an çarpılmış gibi oldum. Yarım kalmış hikayeniz
Anton Çehov
Anton Çehov
hikayelerine benzettim. Pür dikkat okuyorum sonunu merakla bekleyip, ama o meraka terkediliyorum. Sonra diyorum ki, tadımlıktı ve devamını ikram olarak alırım inşaAllah:))
Aliye Gök okurunun profil resmi
Emeğinize yüreğinize sağlık 🙏 kitabı yeni bitirdim. İncelemeniz kitap kadar güzel. Hikayemizin devamını okumak nasip olur inşallah🙏
Nehir Coskun okurunun profil resmi
"Bazı dönemlerim olur benim; zaman zaman kendimle yaşarım da hiç kendimle karşılaştığım olmaz. " "Oysa bilirim ki; ben geride bıraktıklarımı toplarken, yarım bıraktıklarımı gelecek günler için saklıyorum. " Bazı cümlelerde kendinizi bulursunuz. ( Kaç kere okudum bilmiyorum. Yine de dönüp dönüp tekrar okuyorum. Öyle hoş ki... 🌺 Hiç yormayan, sıkmayan, bununla beraber ilgi uyandıran, dolambaçtan uzak fakat yine de kendine has bir derinlik barındıran, edebi olma kaygısı gütmediği halde bayağılaşmayan, akıcı mı akıcı bir üslûp... 👏👏 ) -Her ne kadar kabul etmesen de, benim için sen bu çağın Ahmet Mithatı'sın. 😊- Hamiş: Sevgili Ferah, söylemeden edemeyeceğim. Yazını okurken, aklıma sürekli Birhan Keskin'in Kargo'dan geldi, bu yüzden sana onu armağan ediyorum: youtu.be/cUYlzGUy4pM " Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açıp okursun. Olmazsa da, olsun, bir zararı yok burada dursun. . . . Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun."
Bu yorum görüntülenemiyor
fiLiz okurunun profil resmi
Çok güzeldi😍👏
Ferah okurunun profil resmi
💜💐🎶
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.