Gönderi

Dalından koparılıp fanusa kapatılmış bir gelincik gibi hissediyordu. Kısa süre sonra solacak, güzelim rengini yitirecekti. Gelincikler doğada özgürce biter. Bakım istemez, kendince büyür, göklere kafa tutarcasına kıpkırmızı salınırlar. Ne zaman ki bir insan eli onu koparır, diğer narin çiçeklerin aksine hızla solar. Hele ki havasız bir fanusa kapatılsın, siyaha çalan bir tül yığınına dönmesi an meselesidir. İşte Alya da bu evi bir fanusa benzetiyordu; bir farkla ki camdan değildi. Öyle olsaydı en azından kırılma ihtimali olurdu. Göğsünün sıkıştığı, nefes alamadığı ve artık dayanma gücünün kalmadığı bir anda atacağı çığlık, ses dalgalarıyla onu kırardı. Ne var ki Alya’nın fanusu, kapısı penceresi kilitli bir evdi!
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.