Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
74 günde okudu
İNANIN, İNANIN KADINLAR! (Güzel günler göreceğiz!)
Zamanında bir video izlemiştim KPSS için oradaki beyefendi anlatıyordu bir anısını. Biri kızını getirmiş okula kayıt için ve şöyle demiş 'hoca buna okuma öğret ama yazma öğretme .' E tabi haliyle merak edip sormuş öğretmenimiz de 'niçin ?' diye aldığı cevap da 'yarın öbür gün erkeklere mektup yazar' olmuş. İşte biz yıllardır böyle bir zihniyetin egemenliği altında yaşadık ve ne yazık ki hala da yaşıyoruz. Yani böyle bir kültüre ya da düşünce yapısına sahip bir toplumdan kadınlar ile ilgili pek de iyi şeyler beklenemez ya hadi neyse kitap ile beraber göreceğiz. Çok çok değerli ,üniversitedeki Mustafa Hoca'mın bana bizzat hediye ettiği bu kitabı her yönüyle incelemeye tabi tuttum. Tabi benim hocam diye sürekli olumlu eleştirim olacak değil yer yer fazla bulduğum detaylar da var. Kendisine bir kez daha bana kattığı her şey için minnettarım, Mustafa Tatar'ların artması dileği ile. Kadına yönelik şiddet ile ilgili çok fazla kitap okudum lakin kadına yönelik şiddeti kültürel bazda bu denli yoğun bir biçimde ele alan,derinlemesine inceleyen bir kitabın varlığı yoktu ya ki bu kitabı okuyana değin. Kadına yönelik şiddete geçmeden önce Cumhuriyet'in ilk yıllarında kadınlara verilen seçme , seçilme vb .haklardan sonra İngiliz kadınlarının açtığı bir pankart var. Pankarttaki yazı aynen şu "İNGİLİZ KADINI TÜRK KADININDAN DAHA MI DEĞERSİZ?" Şimdi gelinen noktada sokağa dökülen canım ülkemin canım kadınları ellerinde "ÖLMEK İSTEMİYORUZ" yazılı pankartlar ile dolaşıyor. Gelinen nokta bu ve gelinen noktanın hali içler acısı. Sevgili yetkililer orada burada bir iki oy için birbirlerine sataşacaklarına nerede yanlış yaptık diye düşünselermiş keşke. Bu süre zarfında değişen şey , şeyler neydi ki biz şu an kadına yönelik şiddetti konuşuyoruz hala? Değişen şey acaba erkeklerin kadına bakış açısı mıydı? Şunu demek istiyorum yani : " ne sorunları var sanki kadınların?"(1.sayfa) diye giriş kısmında kadına bakış açısının örneği bir cümle var. Buna benzer bir ifadeyi
Duygu Asena
Duygu Asena
'nın
Aşk Gidiyorum Demez
Aşk Gidiyorum Demez
kitabını okurken görmüştüm. "Selin ne istiyor peki ? Bu kadar güzel bir hayat yaşarken." (58.sayfa) Kadınların güzel bir hayat yaşadığı kanısına nereden varıyorlardı acaba ? Evde oturup gündüz kuşağı programlarına bağlı,mutfakta yemek-bulaşık sorumlusu ,yatakta cinsel köle olan kadınların rahatı yerindeydi yani onlara göre. Bir kadının sevgiye ihtiyacı olduğunu anlamayacak kadar da körlerdi. Kadın olmak bu dünyada bir insanın başına gelebilecek en kötü şey haline geldi. Başka bir sorunumuz olması mı gerekiyor ? Her an bir yerde öldürülürüm düşüncesi yetmez mi sorunumuz olmasına? Malum ülkede aklı başında insan kalmadı. Biri elinde satır ile gezip hiç tanımadığı bir kadına saldırır ,birisi çocuklarının gözü önünde sokakta eski karısını boğazından kesip öldürür , biri otobüste yalnız kalan bir kıza tecavüz edip kesip gömer, biri evliyken eski sevgilisini çöp bidonuna koyup yakar.... Daha devam edeyim mi nasıl sorunlarımız varmış ? Karşımda anlayacak bir kitle var mı ondan da emin değilim ya,neyse! Anlamayacakları kanısına öyle kulaktan dolma bilgiler ile varmadım. Geçen yıl bir akrabamız eşini dövdü diye kadın evi terk edip boşanma davası açmıştı. Bunu duyan erkeklerden gelecek tepkileri beklerken bir kadından gelen tepki bana hayatımın şokunu yaşattı"kim bilir ne yaptı da dövdü kocası,ayrıca kim dayak yemedi ,insan iki tokata eşini mi rezil eder böyle?" Doğru duydunuz bunu söyleyen bir kadın ,dayak yiyen bir cinsine böyle acımasızca davranan bir kadın. Yorumu size bırakıyorum. Sanırım söyleyebileceğim tek şey herkese cevap niteliğinde olabilecek şu alıntı olacaktır “Bu dünyada her şey olmak isterdim Ama kadın olmak değil"(2.sayfa) Bu alıntının Türkçe meali şu yani "taş olsaydım, toprak olsaydım, bu ülkede kadın olmasaydım... " Tabi alıntıdaki sözler her ne kadar Afgan bir kadına ait de olsa kadınların acıları evrenseldir. İçimden tonlarca sitem yüklü cümleler geçiyor ama yine bir alıntı ile özetleyeceğim. "Istırabım daha ne kadar sürecek ? Dünya beni ne zaman azat edecek? Adaletin evi nerede ? Kaderimi kim yazdı ? Söyle ona Söyle ona Söyle ona."( 3.Sayfa) Gayet açık sanırım kadınların istediği "rahat bırakılmak ." Kadınları öyle bir hale getirdiler ki hocamın da deyimiyle "eğer bir kadın benim için yaşamak ile ölmek arasında bir fark yoktur "( 4.sayfa) deme raddesine gelmişse tüm dünyanın yüzüne tükürmek icap eder. Hani
Oscar Wilde
Oscar Wilde
" Yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir. Çoğu insan sadece var olur." demişti ya işte siz, kadınları sadece bedenen var kıldınız. Kadınları da yaşatamadınız ya ,o hükümdarlıklarınıza yazıklar olsun! Bu kısma kadarki yazdıklarım sadece ve sadece fragman niteliğindeydi birazdan asıl bölüme geleceğiz. Hani ,gelmek de istemezdim bir kadın olarak kadınlara uygulanan şiddeti incelemek istemezdim. Ama belki farkındalık oluşturur düşüncesi ile bunu yapmak da üzerime vazife. BM'in 1995 Pekin'de toplanan Dünya 4. Kadın konferansı sonucunda yayımlanan Pekin Eylem Platformunda, kadına yönelik şiddet, "kadının fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan her türlü durum olarak tanımlanmış. Yazar "Kadınların yaşadığı sorunlardan birisi de şiddettir. Evrensel bir problem olarak karşımıza çıkan..."(4.sayfa ) dediği için yukarıdaki tanımlamayı yapma gereği duydum. Yani evet,bu sadece Türkiye ile ilgili bir sorun da değil ne yazık ki. Oraya bir madde eklemeyi unutmuşlar. Çok önemsemedikleri için mi yoksa ekonomi çok mu iyi (!) olduğundan bilemem lakin "ekonomik şiddet "de kadına yönelik bir şiddet türü ona eminim. Yukarıdaki şiddet türlerinden en fazla gündeme gelen fiziksel acı şüphesiz ama psikolojik şiddeti eş geçemeyiz. Şu alıntıyı okuyunca aklıma hep psikolojik şiddet gelir. "Saksıda çiçekleri solan yalnız kadınlar yetim sayılsın."(İzdiham Dergisi) Bu yüzden değil midir canım
Nilgün Marmara
Nilgün Marmara
kocası için "yabancıların en yakınıydın sen "deyip sonrasında intihar etmesi. Kadınlar için fiziksel acıdan daha çok ruhlarını yaralayan psikolojik şiddet. Değer görememe,yok sayılmadan âlâ şiddet mi olur? Yani gerçi oluyor şimdi , vahşette sınır tanımıyoruz. Hem erkekler olarak hem kadınlar olarak. Yazarın da ifade ettiği gibi " ...şiddet uygulayan tarafın sadece erkekler olduğu sonucuna ulaşılamayacağı gibi tüm erkeklerin şiddet uyguladığı gibi bir sonuca da ulaşılamaz. Ek olarak erkeklerle kadınlar arasında yaşanan her sorunda kadınların haklı, erkeklerin ise haksız olduğu da iddia edilemez. Bu çalışmada şiddet konusu, erkekler üzerinden anlaşılmaya çalışılsa da asıl vurgulanmak istenen bizatihi şiddetin kötülüğü ve onur kırıcılığıdır."(7.sayfa) Lütfen gereksiz yere feminist eylem yapacak olanlar gelip de alıntıdaki "Ek olarak erkeklerle kadınlar arasında yaşanan her sorunda kadınların haklı, erkeklerin ise haksız olduğu da iddia edilemez."cümleyi cımbızlayıp saldırıya geçmesinler. Denilmek istenileni yine yazarın bir cümlesi ile ifade edeyim "Ne erkekler canavar ne de kadınlar melektir."(8.Sayfa) Hani her olayda çok mu çok duyarlı (!) haber kanallarının kırmızı,büyük yazılar ile yazdığı "CANİ KOCA KARISINI KURŞUNA DİZDİ!" gibi haber başlıkları var ya işte onlardan bahsediyorum. Toplum nezdinde bir cinsi kötüleyemeyiz, genelleme de yapamayız, cinsiyet ayrımı gözetemez, o haberleri izleyen küçük yaş gruplarını hiç mi hiç es geçemeyiz! Madem kitap şiddeti kültürel bağlamda işliyor ben de kültürel bağlamdaki yorumlarımı ifade edeyim. Kültürün kitapta yazılan tanımından bağımsız siz nasıl tanımlarsınız bilmem ama şahsi görüşüm "bir pranga olduğu " yönünde. Bir ara bunu bir hocamın yanında dile getirince "İkinci bir
Ivan Illich
Ivan Illich
misin sen de?"diye espri yapmıştı. Malumunuzdur kendisi okulları reddeder de. Yani ikinci bir İllich olmam mümkün değil tabi ama kendisini örnek aldığım doğrudur. Kültür denilen kavram içersinde insanların yaşam şekillerini şekillendiren kurallar bütünü mevcut. Oldum olası kuralların bir düzen yaratamayacağına dair fikirlerim var. Kurallar insanların özgürlüğünü ellerinden alır. Kültürlü insan, kültürlü toplum, kültürel etkinlikler.... Bunlar neden yıllardır olumlu birer şeymiş gibi aktarıldı bilmem lakin ben bütünüyle reddediyorum. Oldum olası nefret ettim bir kalıp ile yaşamaktan, adımımı atacağım her yere bir kural koymuşlar zira. O kadar ki " kültürün etki alanı o kadar geniştir ki damak zevkimiz bile önemli ölçüde yaşadığımız toplumun kültürü tarafından belirlenmektedir."( 10.sayfa) diyor yazar. Aslında asıl reddediş sebebim kültürün dinden bağımsız,ataerkil zihniyetin menfaatine çalışması oldu. Hemen bir örnek vereyim: "Hollanda'da bir kadın dergisine yansıyan bir haber, cinsellik konusunda nasıl bir çifte standart uygulandığını ve tarafların bu çifte standardı nasıl da içselleştirdiklerini göstermektedir. Bu haber, aynı zamanda erkek olmanın nasıl bir ayrıcalığa (!) dönüş- türüldüğünü ve "arılığın" erkekler için değil kadınlar için bir erdem olduğunu ima etmektedir. Habere yansıdığı kadarıyla, "Hollanda'da yaşayan bir Türk kızı, erkek arkadaşına şimdilik bir Hollandalı kızla cinsel ilişkide bulunmasına izin verdiğini itiraf etmiştir çünkü kendisi ve nişanlısı Batılı kızları, 'utanmaz' bulmaktadır. Bu 'çözüm' nişanlısının cinsel açlığını tatmin edecek ve kendi 'arılığını' saklı tutarak bakire bir gelin olarak evlenmesine imkân verecektir."(17.Sayfa) Bir kadının kendi kendisinin bu denli asağılaması üzerine bir de ben aşalamayacağım. Bakirelik denen kavram bu kadar mı önemliydi şu kültüre inanan insanlar için ?
Seks ve Ceza
Seks ve Ceza
kitabını okurken sayfa sayısını tam olarak hatırlamamak ile birlikte muazzam bir alıntı vardı "El değmemiş bir kadın ile evlenmek neden bu kadar önemliydi? "diye soruyordu yazar bence ona da en güzel cevabı
Khaled Hosseini
Khaled Hosseini
,
Uçurtma Avcısı
Uçurtma Avcısı
kitabında şöyle veriyordu " Oğulları her gece diskolarda, et peşinde. Kız arkadaşlarını gebe bırakır, evlilik dışı çocuk sahibi olurlar ama kimse ağzını açıp bir şey söylemez.Eh, delikanlılar eğleniyor işte! Ben tek bir hata yaparım ve ansızın herkes nang, namus diye ciyaklamaya başlar; ömrümün sonuna kadar da başıma kakar!" Sanıyorum ki kültür ve din menfaat ilişkisini doğru açıklayabildim. Kültür denilen şey yalnızca erkek menfaatine işler zira. Bu cümlelerim de boş değil. Size altı boş konuşmam.:) "Nitekim Hindistan'da hamileliğin erken dönemlerinde cinsiyeti kız olarak tespit edilen ceninlerin önemli bir bölümü kürtajla alınmaktadır. Yapılan araştırmalar 1991 yılından beri kürtajla alınan ceninlerin sayısında büyük bir artış olduğunu göstermektedir. 1980'de tek çocuktan fazlasının yasaklandığı Çin'de de kürtaj sayısında önemli bir artış olmuştur. Çocuklarının erkek olmasını isteyen aileler, ceninin cinsiyetinin kız olması durumunda kürtaja başvurmaktadırlar."(25.Sayfa) Şimdi bu olaylara ne diyelim? Kız çocuğu kelimelerini bir tek ben görmüyorum herhalde. Ama ne yaparsınız işte efendim,hep gelenek bunlar hep kültür. Hindistan demişken kitapta yer alan ve ilkel kabilelerde bile rastlanmayacak bir uygulama var. Sati diye. Çok değinmeyeceğim ama bilmeyenler için bir kadının,kocasının ölümünden sonra diri diri kendisi öldürmesi diye nitelendirebilirim. Aklı başında hiçbir kadın buna kalkışmaz zaten,hep gelenekten bunlar. Merak edenler için kırsal kesimde devam ediyor hala tabi ki yani anlayacağınız "Bütün sosyal faaliyetlerden feragat ederek, başını tıraş ederek, sadece haşlanmış pirinç yiyerek ve ince kaba bir hasır üzerinde uyuyarak" geçirmesi bekleniyordu."(27.Sayfa) hala kadından. Tuhaf tuhaf birkaç gelenek daha varmış onları da eklemezsem olmaz:) • Trokosi varmış mesela.( Geleneğe göre, ailenin yaşayan ya da nesiller önce yaşayıp ölmüş üyelerinden herhangi birinin işlemiş olduğu bir suç ya da hata nedeniyle aile, Tanrıların affına sığınmak amacıyla bakire kızlarından birini köy türbesine sunmak zorundadır. |33.Sayfa|) Ha bir de yetmiyormuş o kıza papaz tecavüz de edebiliyormuş neyse hafifletelim cinsel ilişkiye girebiliyormuş, o ölürse başka bir kız satın alabiliyormuş pardon kabalık ettim kurban ediliyormuş yeni bir kız . • Leblouh denilen tam da anlam veremedim bir uygulama daha varmış . "Kız çocukları bu uygulama ile 6-7 yaşlarından itibaren özel şişmanlama kamplarına gönderilmekte..."( 35. Sayfa) Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Yazar cevaplamış neyseki " Moritanya'daki geleneklere göre, bir kadının öncelikli görevi, "çocuk doğurup kocası için yumuşak, etli bir yastık olmaktır. Bunun için de, "göbek kat kat olmalı, bacaklar birbirine değmeli, boyun yağdan kıvrım kıvrım olmalı"dır.(37.Sayfa) Efendim bunlar hep gelenekten .... Kadınlara özel bir de bu gelenekler. Yazarın da deyimiyle " Kadınlar, tarih boyunca kendilerine erkeklerin gözüyle bakmışlar ve standartlarını erkeklerin belirlediği bir dünyada onlar tarafından beğenilmeyi hayatlarının en önemli gayesi hâline getirmişlerdir. Fakat bunun bedeli ağır olmuş ve çok büyük eziyetlere katlanmak zorunda kalmışlardır."(41. Sayfa) Daha iyi özetlenemezdi doğrusu. Hayır, bir de bu gelenek denilen şey bir illet. Yok ağabey, yakanı da kurtaramıyorsun. Kadınlara bir yapışmış ki bir yapışmış! Atasözü mü dersin deyim mi dersin mit mi dersin artık efsane mi dersin her şeyde bir kadın var. Yok yani övselermiş bari de takdir etseydik şu an. Neler mi demişler: "Kadın; ilk geceden gözü korkutulması gereken, aksi takdirde itaatsizliği ve isyanı kaçınılmaz olan yarı çocuk, yarı yetişkin ama kesinlikle yarım akıllı bir tiptir."( 55. Sayfa) Ha bir de şu geleneksel denilen zehrin içinde bir ilk gece takıntısı var. Sanki geceyi onlar yaratmış, sanki erkek ilk defa orada erkek olacak. Şimdi tabi bu insanların gerdek gecesinde erkeklerin cinsel açlığı ve kabalığı yüzünden kaç kadın hastanelik oluyor ,kaç kadın kalp krizinden ölüyor onu da bilmiyorlardır. Ama efendim suç erkeklerde de değil ,onlar da öyle büyütüldü. Suçu hafifletmek için değil de şunu demeye çalışıyorum aslında. Bizim toplumda bir kız görünce "Allah sahibine bağışlasın" diye bir tabir var. Aslında basit bir tabir gibi gözüküyor ama öyle değil. Kimsenin kimsenin sahibi değil ki, ne demek sahibi? Bir de bunu duyan erkeğin de onunla evlenecek olan kadının da vay haline. Yarın öbür gün erkeğin "A" dediğine karısı"B"deyince kendini itaat sahibi zanneden erkek tek yol olarak dayağı seçecek. Yazarın bir anısı ile ne demek istediğimi açıklayayım. "Yıllar önce lisans öğrencilerime dönem ödevi olarak sorduğum bir soruya bir erkek öğrencimin verdiği cevabın konuyla ilgili bölümünü aktarmak istiyorum. Bu öğrenci arkadaşın ödevinin ilgili bölümünü okuduğumda "bir zihniyet ancak bu kadar kısa ve özlü ama bir o kadar da güzel anlatılabilir " dediğimi hatırlıyorum. 'Kadın tabiatı gereği kötülüğe daha meyillidir. Şöyleki bir erkekte bir nefis "insanı kötü işler yapmaya iten ruh" varken kadında dokuz nefis vardır. Durum böyle olunca kadını zapt etmek de o kadar zordur. Bunun için atalarımız kadını aile içinde ve toplumda başıboş bırakmamak için birtakım önlemler almışlardır . Bu önlemlerin başında da dayak gelmiştir. Bu dayak da öyle pat diye gelmemiş. Atalarımız yine tecrübelerine ve akıllarına göre bu işin de yöntemini bulmuşlar.' (60.Sayfa) Bunu okurken lisans öğrencisi lafını duyduğum anda beynimden vurulmuşa döndüm, vay onunla evlenecek kadının haline! Şimdi efendim bu mit denilen, atasözü denilen, fıkra denilen, işte gelenek denilen illetler kadının yakasına bir yapışmış bırakmıyor dedim ya en az on sayfa sadece bunlara ayrılmış da ben sadece çok mu çok sinir olduğum bir tanesini paylaşıp devam edeyim. "Kadınlar şeytanın arkadaşlarıdır."(75.Sayfa" Biz neymişiz ya hu, kadınlar da kadınlar! Şu yukarıdaki alıntıya ithafen yine yazarın ifadesi ile cevap vereceğim. "Acaba birileri gürültü çıkararak dikkat dağıtıp kendi şeytanlıklarını gizlemeye çalışıyor olabilirler mi? (101.Sayfa) Hayır,yani bir öldürmediğiniz kaldı diyeceğim ama onu da yaptılar, yapmışlar buyrun okuyunuz : " Nitekim insanlık tarihinin en yüz kızartıcı olaylarından birisi olan ve yüz binlerce kadının işkenceden geçirilmesine on binlercesinin yakılarak ,bir kısmının da boğularak ve ya idam edilerek öldürülmesine neden olan cadı avı vahşeti bu düşüncenin bir sonucudur.(101.Sayfa) Kadın -şeytan - cadılık... Beynim fonksiyonlarını kaybetti. Ama o kadar hastalıklı bir kültüre sahipler ki "tecavüz bir erkeğin hakkıdır."(126.Sayfa) deme hakkı bulmuşlar kendilerinde. Zamanında Türkiye'de de bir kız çocuğu çocuğu tecavüze uğramıştı ya hani dönemin Adalet Bakanı "çocuğun rızası var"demişti. Kendisi hala Adalet Bakanı da ... Hal içler acısı değil mi? Utanmasalar kadın tecavüzden zevk alıyor diyecekler diyeceğim ama diyenler varmış. "Bazı kızlar tecavüze uğramaktan zevk alır."(128.Sayfa) Toplumdaki, dünyadaki ahlak seviyesinin yerlerde olduğunun farkındayızdır zaten. Lakin bu yazılar ile nasıl çirkef bir bir çağdan gelip nasıl zombileşmiş bir çağa doğduğumuzu bir kez daha gördüm. Bunları benimle buluşturan kıymetli hocama çok teşekkür ederim. Kötülüğün aksine bilinç de bulaşıcıdır. Kıymetli hocamın da dediği gibi " İnsan onurunu ayaklar altına alan şiddet kültürünün ortadan kalkması için eğitimin dönüştürücü gücünden yararlanılmalı ve tüm formel ve informal eğitim imkanları harekete geçirilerek topyekûn bir eğitim seferberliği başlatılmalıdır."( 135.Sayfa) Hiçbir şeye dair umutsuzluk söz konusu olmamalı şayet bir gün her şeyin çok güzel olabileceği de unutulmamalıdır. TÜM KADINLARA!
Kadına Yönelik Şiddetin Kültürel Temelleri
Kadına Yönelik Şiddetin Kültürel TemelleriMustafa Tatar · Nobel Bilimsel Eserler · 202244 okunma
··
2 artı 1'leme
·
1.763 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
qnɹɐʞoɔ̧ɐʞ okurunun profil resmi
Muazzam inceleme, zevkle okudum. Aslında hepsine ayrı ayrı yorum yapacak olsam benimde bir o kadar yorum yazmam gerekir ama zaten söylenecek şeylerin çoğunu söylemişsin. Kadının toplumdaki ve ailede ki yeri çok yönlü bir konu "Sosyolojik, Psikolojik, Ahlâki...v.s" her yönüyle ele alınmalı fakat herkesin hemfikir olduğu bir konu var ki; "Eğitim, Eğitim, Eğitim" Vesselâm ✍️
Özlem okurunun profil resmi
Çok mu çok teşekkür ederim efendim.:) Göz zevkinize hitap eden cümleler kurduğum için sevindim. :)
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bulut okurunun profil resmi
Bazen erkek olduğumdan utanıyorum. Harika bir yazı teşekkür ederim.
Özlem okurunun profil resmi
Okurken zevk aldıysanız ne mutlu bana,ama utanması gereken sizler değilsiniz insanlığından birhaber yaşayanlar. Bilinçlerin artması temennisiyle.
4 sonraki yanıtı göster
İlknur Ayakatik okurunun profil resmi
Kalemine sağlık. Harika bir inceleme olmuş🌼 :)
Özlem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim,İlknur Hoca'm.🌸
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.