Gönderi

[Milletin varlığını sürdürebilmesi için birevleri arasında düşündüğü ortak bağ, yüzyıllardan beri gelen şekil ve niteliğini değiştirmiş. yani millet, dine ve mezhebe dayalı bağ yerine Türk milliyeti bağıyla bireylerini toplamıştır. Millet, uluslararası genel mücadele alanında hayat ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak çağdaş uygarlıkta bulunabileceğini değişmez bir gerçek olarak kabul etmiştir. Sonuç olarak efendiler, millet, saydığım değişikliklerin ve inkılapların doğal ve zorunlu bir gerekliliği olarak genel idaresinin ve bütün kanunlarının ancak dünyevi ihtiyaçlara dayanmasını ve ihtiyaçların değişmesi ve gelişmesine göre sürekli olarak değişim ve gelişim göstermesini esas alan dünyevi bir yönetimi olmazsa olmaz saymıştır). 9 Nisan 1928'de kabul edilen ve Anayasa'nın 2. maddesindeki "Türkiye Devletinin dini, Din-i İslam'dır" hükmünün kaldırılmasından sonraki durumda, "din ile devletin ayrılma prensibi, devlet ve hükümetin dinsizliği tervici manasını tazammun etmemelidir/kapsamamalıdır. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinlerin, devleti idare edenlerle edecekler elinde bir ålet olmaktan kurtuluş teminatıdır… Bu sebepledir ki, beşeriyetin manevi saadetlerini deruhde eden din, ağyar eli değmeyen vicdanlarda bülend mevkiini ihraz ederek Allah ile ferd arasında mukaddes bir temas vasıtası haline girmiş bulunacaktır…" şeklinde ifade edilen anlayışa göre hareket edilmiştir.
Sayfa 93 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.