Gönderi

...emin olun öyle kederli, bunaltıcı anlarım oldu ki, ben de herkes gibi gerçek bir hayat yaşayabilecek miyim diye kuşkulanıyordum. o anlarda gerçek dünyadan ne kadar uzakta olduğumu, duygularımın körlendiğini hissediyor, kendime lanet okuyorum. çünkü hayal dünyasında geçirdiğim gecelerin sarhoşluğundan ayılmak pek acıklı oluyor. oysa ki çevremizde gürül gürül akan insan seli ne canlı, ne renkli bir dünyadır. hayat kasırgasına kendilerini kaptırmış bu insanların her şeyi gerçektir: saatleri birbirine benzemez; yeniliklerle, başka başka heyecanlarla doludur. sınırsız sandığımız hayalde yoksulluk, tekdüzelik var. önüne çıkan ilk gölgenin, bir düşüncenin, güneşi karartan ilk bulutun tutsağıdır o. hayal dünyası incinir, yorulur da... sonsuz dedikleri hayal, sürekli bir gerginlik içinde bulunmaktan tükeniyor. çünkü zaman geçip insan olgunlaştıkça, eski ülkülerin yerine yenilerini koyamayınca yıkıntılar arasından yeni bir şeyler bulup çıkarmak zorunluğu oluyor. o zaman hayalci, tıpkı ateş yakmak isteyince, sönmüş külleri karıştırarak köz aradığımız gibi, vaktiyle kalbini duygulandırıp gözlerini yaşartan eski hayallerini canlandırmaya çalışıyor.
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.