Gönderi

Olay, 2003 yılında İstanbul'da yaşanıyor. Jandarma ekipleri bu semte operasyon yapıyor. Operasyonun gerekçesi ise, semtte hâkimiyet kuran bir tarikat ve bu bölgede geniş çaplı bir suç işleme amacıyla kurulmuş. Jandarma operasyon yapıyor; tutuklanan, ceza alan vs. olmuyor ama bu operasyon öyle şeyleri gün yüzüne çıkarıyor ki artık bir kesimin dikkatlerini çekiyor… Asıl anlatacaklarıma geçmeden önce o semtteki durumu biraz özetleyelim. Bu semtte her şeye hâkim bir tarikat ve tabii bu tarikatın "şeyhi ve müritleri" de vardı. Her şeye hâkim derken, abartı değil bu, tam anlamıyla öyle idi. Şöyle ki; bütün evlerin tek tip olduğu bir belde düşünün. Çünkü şeyh öyle istiyor. Hatta yurt dışından gelen bir belde sakini evinin dışını biraz değiştirmeye çalışmış ancak şeyhin müritleri tarafından ev taşlanmış ve şeklinin değiştirilmesine izin verilmemiş. Bir belde düşünün, İstanbul'un göbeğinde ama dış dünyayla hiçbir irtibatları yok. İnternet yok, gazete girmiyor, televizyon yok, radyo yok… Hatta dışarıdan gelen insanlara bile garip bakılıyor bu beldede. Bir belde düşünün İstanbul'un göbeğinde ama içinde sadece şeyhe ait bakkal ve yine şeyhe ait eczane var. Şeyhe ait eczane dediysek, "En azından tıp bilimine inanan bir adam" demeyin. Bu eczanede şeyhin karışımları satılıyor ve hastalar ilk önce şeyhe görünüyor, sonra şeyhin yazdığı reçeteyle şeyhin eczanesine gidip yazılan karışımı alıyor. İyi olmazlarsa sonra şeyhin izniyle bir doktora görünebiliyorlar. Bu şeyhin beldede bir haremi var desek yanlış olmaz. Kadınlarına "Mehdi" olduğunu söyleyen bu sahte şeyh, tam on beş kadınla birlikte yaşıyor ve bütün kadınlar rızalarıyla orada. En azından ifadeleri böyle… Bu kadınlara da "Hoca Kadınlar" deniliyor. İşte birkaçının ifadeleri: 22 yaşındaki T.Ç.: "Hoca, beni kendine eşliğe layık görmüş. Hoca Kadınlar tarafından bu bana tebliğ edildi. Beni kaldığı çiftliğe götürdüler. Hoca dualar okuyup, namaz kıldıktan sonra beni nikâhına aldığını söyledi. O günden sonra beraber olduk. Beldeden ayrılmamız gerektiğini söyleyince ben de yanında gittim. Kendisi bana zorla sahip olmadı. Kendi isteğimle onunla beraber oldum." İmam nikâhlı kadınlarından Z.O. ise ifadesinde: "Beni rüyasında görmüş. Bunu bana Hoca Kadınlar tebliğ etti. Ertesi gün ben de hocayı rüyamda gördüm. Bunda bir keramet olduğunu düşünerek hocanın nikâhına girmeyi kabul ettim" dedi. Bu tarikata 2008 yılında yine bir operasyon yapılıyor. Bu sefer belediye başkanına kadar uzanan (aslında çok daha yukarılara kadar çıkılabilirdi ama belli ki o kadar yüksek yerler ki, yargının eli yetişmiyor oralara) bir soruşturma başlatılıyor. Şeyh ve iki müridi, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, ruhsatsız silah bulundurmak, ırza geçmek, halkın din duygularını sömürmek vs. gibi çeşitli suçlardan hüküm giydi. Bir belde sakininin ifadesi ise adeta kan dondurucu: "Buluğ çağına gelen kızlar hemen evlendirilirdi. Kiminle evlendirileceklerine şeyh karar verirdi. Kızlar evlenecekleri kişiyle birlikte olmadan önce şeyhe sunulurdu. Şeyh kızları evliliğe hazırlardı."
Sayfa 288 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.