Gönderi

Hakikat sandığımız şeylerin hakikatliği bizim fakir kafalarımıza göredir. Bizim beynimizin dışında onların hiçbir manaları yoktur. Bundan dolayı bizim görüş ve düşünüş tarzımızın, yani insani düşünüşümüzün ötesine çıkınca ne mazi vardır, ne istikbal. Yalnız sonsuz bir "hâl" vardır. Zamanı zaman yapan bizim ona izafe ettiğimiz mazi, istikbal vasıflarıdır. Bunlar yok olunca zaman nasıl var olabilir? Sonsuzluk, halin ince makasıyla ikiye bölünemez. Mazi mevcut değildir. İstikbal ise henüz gelmemiştir ve bu yüzden de o bir "yok" tur. Yalnız içinde bulunduğumuz şimdiki halden bu iki vehmedilen şeyi nasıl yakalayabiliriz? Ebediyet, bütünlüğü itibariyle "başlangıcı ve sonu olmayan" bir varlıktır. Biz hadiselere karşı hareketsiz bir seyirci konumunda bulunmuyoruz; o hadiselerin içinde yürüyoruz...
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.