Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

578 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Üstelik içimden hiçbir şey gelmiyordu, acı çekmek bile.”
“Ah, ne çok gülmüşümdür bu olaya! İnsanlar, doğum tarihim konusunda ne yapacaklarını asla bilememişlerdir. Ne zaman doğdu bu kız? 6 Temmuz 1907’de mi? Yoksa 7 Temmuz 1910’da mı? Onların işin içinden çıkmak için gösterdikleri çaba beni pek eğlendirmiştir. Biyografi yazarı olduklarını iddia edenler, üniversite görevlileri, gazeteciler, öğrenciler, dostlar, hepsinin kafası karışırdı, hepsi bir kanıt bulma ihtiyacı hissederdi. Kimi zaman, ister benim ağzımdan aktarılmış olsun ister başkasının, benim yaşamımın bir fabl ya da bir söylence olduğunu düşünmek hoşlarına giderdi. Bunlar için kesin tarih şarttı, yoksa vicdanları rahat etmezdi, ne tuhaf. Ya da bazen, sorunu çözümlemek için benim biraz çılgın olduğuma kanaat getirirlerdi; bunun avantajıysa kimseye zararı dokunmaksızın herkesi rahatlatmasıydı. Ayrıca, tuhaf biçimde, insanların çoğunun ismini, kafasını, hatta bedenini ve yaşamını değiştirmek istediğini nasıl da görmezlikten geliyorlar. Ben de, doğum tarihimi değiştirdim. Ama adımla, bedenimle, yaşamımla asla oynamadım; yani zaman zaman bedenimi önüme gelen her şeyle, hatta bir mısır koçanıyla bile değiştirmek istediğim anlar olduysa bile, bunların hiçbiri konusunda hile yapmadım demek istiyorum... Onun biyografisini yazmak isteyenlere karşı düşüncesi bu şekildedir FRİDA'nın ve o bütün biyografi yazarlarına doğum tarihi ile ilgili şöyle söylüyor... söz yine onda: "Ben bir devrimle birlikte doğdum. Duyduk duymadık demeyin...!!! Gün ışığını görünceye dek isyanın coşkusuyla dolup, böyle bir ateşin ortasında doğdum ben. Gün kavurucuydu ve o gün tüm yaşamım boyunca beni sarıp sarmaladı. Çocukken bir kıvılcım gibi çatırdadım. Büyüyünce tepeden tırnağa alev kesildim. Ben bir devrimin kızıyım, buna hiç şüphe yok, bir de atalarımın taptığı ihtiyar ateş tanrısının. Devrimin asi çocuğu tanımlamasına uymaz belki yaşam öyküsü ama devrimin güçlü kadınıydı Frida. 1910’da doğdum. Mevsim yazdı. Kısa zaman sonra
Zapata
Zapata
, Güney’i ayaklandıracaktı... Evet, ben bu şansa sahip oldum işte: Benim tarihim 1910’dur.” Zapata Meksika için önemli bir figür ve rol-modeldir.... Dolayısıyla Frida içinde.... 1967’de Bolivya’da, Quebrada del Yuro’da, bin yedi yüz asker
Ernesto Che Guevara
Ernesto Che Guevara
ve az sayıdaki gerillanın etrafını sardı. Tutsak alınan Che ertesi gün katledildi. 1919’da Emilio Zapata, Meksika’da delik deşik edilmişti. 1934’te Augusto Cesar Sandino’yu Nikaragua’da öldürdüler. Üçü de aynı yaştaydı, kırkı doldurmak üzereydiler. Üçü de kurşunlarla, ihanetle, pusuyla öldürüldüler. Üçü de yirminci yüzyılın Latin Amerikalısıydı ve hem haritayı hem dönemi paylaştılar. Ve her üçü de tarihin tekerrürüne karşı çıktıkları için katledildiler diyor
Eduardo Galeano
Eduardo Galeano
.... Hemen bir dipnot ile Frida'nın bahsettiği ZAPATA'yı tanıyalım: “Diz çökerek yaşamaktansa, ayaklarının üzerinde ölmek daha onurludur.” sözlerinin sahibi Tam ismiyle Emiliano Zapata Salazar, Meksika Köylü Devrimi’nin ulusal lideri, 1879 yılında, dünyaya gelmiştir. 10 Nisan 1919 yılında öldürülen Zapata, 20. yüzyılın ilk büyük köylü hareketinin önderidir... ‘Güçsüz halklar güçlü liderler çıkarır, güçlü halklarınsa lidere ihtiyacı yoktur.’ Kızılderili Zapatistaların ‘Ebedi Komutan’ saydığı Zapata, Meksika Devrimi’nde, kurduğu ve liderliğini yaptığını Güney Kurtuluş Ordusu’yla Başkan Porfirio Diaz’a karşı mücadele etmiştir. 1983 yılında, Mayalar tarafından kurulan Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu (EZLN), Zapata’nın özgürlük ideallerini benimsemesinin yanı sıra adını da almıştır. ‘Yurda ve halkın özgürlüğüne düşman olanlar, her zaman halkın soylu davası uğrunda kendilerini feda edenlere haydut gözüyle bakmışlardır.’ Merak edenler
John Steinbeck
John Steinbeck
’in
Zapata
Zapata
isimli biyografi kitabından okuyabilir.... Bende zaten inceleme FRİDA olduğu için ordan devam ediyorum.... Altı yaşındayken çocuk felci geçirdi; bir bacağı sakat kaldı. 19 yaşında geçirdiği trafik kazası bütün hayatını değiştirdi. Omurgası ve sağ bacağında hiç dinmeyen bir acıyla yaşamaya devam ederken 32 ameliyat geçirdi. Acılarını dindirmek için resim yapmaya başladı. 1938’de New York’ta açtığı sergi ona büyük ün getirdi, 1939’daki Paris sergisi ile büyük övgü aldı. 1953 yılının nisan ayında Mexico City’de bir kişisel sergi açtı; temmuz ayında sağ bacağı kesildi. Tam bir yıl sonra, 13 Temmuz 1954’te, akciğer ambolisinden yaşama veda etti. Ardında bıraktığı son tablo, ‘Yaşasın Hayat’ adlı bir natürmorttu... Her kadın gibi kurbanıydı toplumun, öteki idi. Ama köşesine çekilip acılarının öylece geçmesini beklemedi. Kendisi ile yüzleşirken aslında kadınlığı ile de yüzleşiyordu her fırçayla. İnanılmaz bir yaşam hikayesi var Frida Kahlo’nun. Yaşam hikayesi yerine yaşam mücadelesi demeli belki. Hayatı mücadele ile geçen güçlü bir kadın çünkü Frida. “Bir ressam olarak doğdum” diyebilecek kadar kendine güvenen bir kadındır... ●Hep bir oğlum olsun istemiştim diyen babasını mutlu etmek için erkek kılığına girebilen bir feminist düşünün. Öyle bir feministti Frida. Biraz tartışmalı bir konu Frida’nın feministliği. Bazı ‘katı’ feministler Kahlo’nun bir feminist olamayacağını da savunuyor. Feminizmden az çok anlarım. Kendi gerçekliğini tuvale yansıttığını söyleyen Frida, kadınlık, doğum, kürtaj, cinsiyet rolleri ve daha nice sorunu cesaretle ve kendine has üslubuyla resmetmişti. Bu açıdan baktığımızda Frida’nın yaptığı Cixous’un önerdiği dişil yazından çok da farklı değildi. Nasıl bir yazar kelimeleri bir araya getirerek sorunsalını kağıt üzerine dökerse, Frida da boyayı, fırçayı, tuvali ve renkleri araç edinmişti kendine. Resmettiği her bir Frida bir şekilde acı çekmekte olan bir kadındı. Patriyarkal bir toplumda yaşayan, sadakatsiz bir eşe sahip, ciddi sağlık problemleri yaşamış, anne olmak istemiş ve olamamış bir kadının resmettikleri birçok kadının anlatamadıklarıydı. Kahlo için şöyle demişti bir eleştirmen: “Bu olağandışı insanın yaşamını ve eserlerini birbirinden ayırmak imkansızdır. Resimleri onun biyografisi”. Kendi yüzünden ve bedeninden yola çıkıyordu Frida ve böylelikle “kişisel olan politiktir” cümlesinin kanıtı oluyordu. Bu nedenledir ki Frida’nın her bir tablosu; biraz
Simone de Beauvoir
Simone de Beauvoir
’un İkinci Cins’i, biraz
Bell Hooks
Bell Hooks
’un “feminizm herkes içindir”i, biraz
Virginia Woolf
Virginia Woolf
’un “Kendine Ait Bir Oda”sı, biraz
Judith Butler
Judith Butler
’ın “Cinsiyet Sorunu”dur. Listeyi dilediğiniz kadar uzatıp, resimlerle dilediğiniz kadar eşleştirebilirsiniz. Sanat tam da bu değil mi zaten... Ülkesindeki ilk kişisel sergisinde yataktan çıkmaması öğütlenmişti, çareyi yatağı sergi salonuna taşıtmakta buldu. Öyle de güçlü, öyle de inatçı idi. Ölümden sonrası için: “beni sadece yakın” diyerek yaşamın ölüm dahil tüm trajedilerine gülebilen bir kadındı. 13 Temmuz 1954’te gözlerini yumdu Frida. Gömülmedi, çok yatmıştı zaten. Yakıldı. Külleri şimdi müze olan Mavi Ev’de sergileniyor... Çalışmalarıyla toplumda ve sanatın her dalında iz bırakan Frida Kahlo, sinema tarihini de derinden etkilemiştir. Frida’nın güçlü, çok yönlü ve hayatın getirdiği tüm olumsuzlukları kendisine yol yapıp gücüne güç katan bir hikayesi vardır. Resim çalışmalarının yanında yazıları ile insanlık tarihini derinden etkileyen Kahlo, yaşadığı aşklar ve arkadaşlıklarıyla da anarşist bir kişiliğe sahiptir... Dikkat çeken tüm yönleriyle hakkında filmler çekilmesi çok normaldir bu sebeple :))) İşte Frida'yı anlatan 5 film... 1.  Frida (Julie Taymor,2002) Oyuncu kadrosunda Salma Hayek, Alfred Molina, Geoffrey Rush gibi isimlerin bulunduğu 2002 yapımı “Frida” filmi 6 dalda Oscar’a aday olup, özgün müzik ve makyaj dalında da ödülleri kucaklamıştır. 2. Frida Still Life (Paul Leduc,1983) Frida’yı Ofelina Medina canlandırıyor. Medina’nın Kahlo’yla olan benzerliği sadece görünüşle kısıtlı değil. Tüm tavrı ve hareketleri adeta Frida Kahlo. Haliyle ortaya doğal bir Kahlo filmi çıkıyor. 3. The Life and Death of Frida Kahlo (Karen ve David Crommie, 1965) 1966 yılında San Francisco Uluslararası Film Festivali’nde gösterildiğinde çok ilgi çekti. Frida‘nın en yakınları ve birlikte çalıştığı insanlarla yapılan bir dizi röportajdan oluşan film, 1965 senesinde Karen ve David Crommie tarafından çekilmiş. En samimi Kahlo filmi diyebiliriz. 4. Frida Kahlo’nun Korsesi (Liz Crow,2000) Kahlo’nun çocukluğundan beri bedensel rahatsızlığı yüzünden giydiği korselerle geçirdiği değişikliğin hikayesini, Kahlo’nun kendi sözleri ve resimleriyle anlatmakta. 5. Frida Kahlo: A Ribbon Around a Bomb (Ken Mandel,1992) Frida Kahlo‘nun resim çalışmalarına, eserlerinin hikayesine odaklanan bir belgeseldir... Keyifle okuyunuz ve keyifle izleyiniz.....
Frida
FridaHayden Herrera · Bilgi Yayınevi · 200376 okunma
·
1.532 görüntüleme
Dağlar okurunun profil resmi
Yaa Cemo can , okuyup okuyup inceleme patlatıyorsun 🧿🤦‍♀️uzun yazma gözünü sevdiğim okuyamadım ertelediklerim roman olacak😒📚
cemo okurunun profil resmi
Abla deme yahu :))) bundan sonra Sana özel inceleme yapacağım ⭐️🧿😇
8 sonraki yanıtı göster
Canaokumalar okurunun profil resmi
Yine bitişine üzüldüğüm su gibi akan bi inceleme👏
cemo okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim... gününüz güzel geçsin lütfen:)) 🧿
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
yasemin sezgin okurunun profil resmi
Ciğerim sönüyor
cemo
cemo
incelemeleri okurken
cemo okurunun profil resmi
Estağfurullah 😇 bilgi aktarımı abartmayınız lütfen :)))
H. okurunun profil resmi
Engin bilgi aktarımınız yine Olağanüstü efendim ! 🤝🏾👏🏼😊
cemo okurunun profil resmi
Estağfurullah... Çoğu notlardan aktarım... yani ben pek bişey yapmadım... 😇
☞ Melike okurunun profil resmi
Emeğine sağlık 🍀✨✌️
cemo okurunun profil resmi
Teşekkürler Melike :)) ✌️
Can okurunun profil resmi
Frida kahlo muhteşem bi kadın onun hakkında her kitabı okumak her filmi izlemek istiyorum🌸
cemo okurunun profil resmi
Öyle olduğunu düşünüyorum... sizinle aynı fikirdeyim... umarım en yakın zamanda bu isteğinizi gerçekleştirir ve hatta ona dair siz yazar yada film çekersiniz.... o zaman biz okur biz izleriz keyifle... yorumunuz için teşekkür ederim.....⭐️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.