Gönderi

Yolculuğumuza azık olacak,bir gönül dokusu keşfettik
"Belâlar içinde kendimizi o kadar dik tutmalıyız ki ona alışmak, onunla içli dışlı olmak için onun gelmesini beklemeliyiz. Şöyle bir düşünmeliyiz: Ne olabilir? İnsanın başına neler gelebilir? Hepsini daha olmadan olmuş gibi görmeliyiz. Böylece belâ geldiği zaman, boşlukta, yoklukta ilerleyen bir ok gibi çarpacak birşey bulamamalı. Herşeyi, o şey daha elden gitmeden elden çıkmış görmeyi bilmeliyiz. Bu acı bir kere çekilir. İlerisi rahatlıktır. İlerisinde ermişlerin çelik kayalarla çevrilmiş sütliman durgunluğu, olgunluğu vardır. Herşeyi elden gitmiş bilmeliyiz. Bunu böyle bilmek o şeyi vermek midir? Bunu böyle bilmek o şeyi tutmaktır. .. Ruh buraya çıktıktan sonra artık acı çekmez. Artık ıstırap yoktur. Vazifesi vardır." •"Benim için meselâ sen yaşamıyorsun... .. Ve ben, meselâ sağ mıyım?"
Tohum
Tohum
Kapalı hesap

Kapalı hesap

@kapalihesap__
·
1yıl
"Nasıl sabredilir? Öğretir misin?"
"Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir. Acı ne kadar büyükse sabır da o kadar büyüktür." ~.. " Sabır ruhun muvazenesidir, duygusuzluğu değil . Onun için eskiler, yaş odunlar gibi haykıra haykıra, söylene söylene yanacağına kuru odunlar gibi sessiz ve olgun,yan demişlerdir . Sabır yanmamak değildir."
·1 alıntı·
227 görüntüleme
Kapalı hesap okurunun profil resmi
Okuduğumdan beri düşünüyorum,neden bu kadar etkiledim bilmiyorum.
Bırakma Kendini
Bırakma Kendini
kitabında Mehmet Dinç de; "İnsan her sabah koskoca bir kurbağayı çiğ çiğ yutmalı, böylece günün geri kalanında daha iğrenç bir şey yaşamayacağından emin olmalıdır!" demişti. Şuan okuduğum Chul Han da anladığım kadarıyla;acının insan ruhuna şekil verdiğini kaçınılması değil talip olunması gereken bir şey olduğunu vurguluyor Kâinatın en güzel öğretmenine baktığımda da أَلا كُلُّ شيْءٍ ما خَلا اللهَ بَاطِلُ "Biliniz ki, Allah'tan başka her şey yok olacaktır"sözünü doğruluyor. «أَكْثِرُوا ذِكْرَ هَاذِمِ اللَّذَّاتِ » “Zevkleri bıçak gibi keseni -ölümü- çok hatırlayın!” buyuruyor dâhi nice örnekle bu alıntıdaki cümleler mana buluyor zihnimde ve şu Hadisi şerif son noktayı koyuyor. "Dünya müminin zindanı,kâfirin cennetidir".... Tarihteki bütün peygamberlere ve onlarla manevi yakınlık kuran güzide insanların da hep çile çemberinden geçtiğini görüyoruz. Yaşadıkları ağır şeylere rağmen "Biz Allah’a âidiz ve ancak O’na döneceğiz." "bana zarar dokundu ve sen, merhametlilerin en merhametlisisin" "Göz yaşarır, kalp hüzünlenir. Biz ancak Rabbimiz’in razı olacağı sözleri söyleriz" ... yaşadıkları en ağır yüklere rağmen hep latif ve zarif cümleler kurabilmiş olmaları da bu alıntıdan sonra ayrı bir anlam kazandi. Velhasıl örnekler ve üzerinde söylenecek daha bir çok şey olsa da sonuç olarak şu sorgulama içinde aciz kalıyorum. Bize hep mutlu olacağımız düşüncesi nerden kaldi maddeye,nesneye,insana hiç kaybolmayacaklarmışca bağlanıp sahiplenip yok olunca da feveran edip,alt üst oluyoruz Bize bir gül bahçesi vaad edilmiş gibi sürekli mutluluk hayalleri kurmaya alışıp başımıza gelen hüzünler karşısında şaşkınlikla kalakalıp "şimdi ne yapacağım" diyoruz. Acının kederin olumsuzlukların da Hâk teâlâdan gelindiğini kabul edemiyoruz. Oysa bu şuur bize bir ömür dingin bir ruh,sakin bir gönül hediye edebilir Acıyı ihtimal dışı bırakmak, değilmiş bizi mutlu eden. Acıya hazırlıkli olmak bizi daha huzurlu kılıyormuş. Yinede Rabbimiz bizi sevinçle neşeyle şükürle nasiplendir Sana gelen yolların en sakin ve selim olanından yürüt,biz zayıfız taşıyamayız nârı.
Kapalı hesap okurunun profil resmi
Necip Fazıl'a boşuna üstad demiyorlarmış..🥲 Bu nasıl güzel bı öğretidir böyle..meftûn oldum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.