Atatürk devrimciliğini ve devrimini, toplumsal ve gerekirci bir gelişme zincirinin sıçrama noktası diye almayı, açıklamayı ve savunmayı bilemedik. Ya yeni icat bir "gavurluk" gibi sineye çektik, ya da kökleri havada soyut bir başlangıç olarak alıp oradan sonsuza gidelim dedik. Tökezledik. Hala da tökezliyoruz. Başka türlü olamazdı.