Hz. Peygamber devri.
Ebû Talha henüz Müslüman olmamış idi.
Ümmü Süleym (Rumeysa)'e evlenme teklifinde bulun-
du. Ümmü Süleym ona şu cevabı verdi:
-Doğrusu ben de sana hevesliyim. Senin gibisi kaçı-
rlmaz. Lâkin sen kâfir bir adamsin, bense Müslüman
bir kadınım, seninle evlenmem doğru olmaz.
Bunun üzerine aralarında şöyle bir konuşma cereyan
etti.
Ebu Talha:
Sana ne oldu: Rumeysa?
- Ne olmuş bana?
-Sarı ve kırmızıdan ne haber?
- Ben altın ve gümüş aramiyorum. Sen bir adamsın
ki işitmeyen, görmeyen, sana hiç faydası dokunmayan
şeylere tapıyorsun. Falanların siyah kölesinin dağdan
sürükleyip getirdiği yerden biten bir odun parçasına
tapmaktan hiç sikılmıyor musurn? Eğer sern Müslüman
olursan, işte o benim mehrim olsun, evlenelim, başka
bir şey talep etmeyeceğim!
-Bana Müslümanlığı kim telkin eder Rumeysa?
-Resûlullah (s.a.) telkin eder, ona git.
Ebů Talha Hz. Pevgamber'in bulunduğu yere doğru
ilerlemeve başladı. Resûlullah, ashabı ile oturuyorken;
"Ebu Talha, Islam'in aydınlığı iki gözü arasında parla-
yarak geliyor" buyurdu. Ebû Talha Hz. Peygamber'in
huzurunda iman etti ve Rumeysa'nın söylediklerini
haber verdi. Hz. Peygamber Rumeysa'nın şartı üzerine
nikâhlarını kıydı.
Resûlullah Rumeysa için şöyle buyurmuştur:
"Gördüm ki cennete girmişim, önümde bir ayak sesi.
Bir de baktım ki Rumeysa".
(Ebu Nuaym, Hilye, c. IV)