Gönderi

Bir kitabın daha sonuna geldik
Hz. Peygamber devri. Ebû Talha henüz Müslüman olmamış idi. Ümmü Süleym (Rumeysa)'e evlenme teklifinde bulun- du. Ümmü Süleym ona şu cevabı verdi: -Doğrusu ben de sana hevesliyim. Senin gibisi kaçı- rlmaz. Lâkin sen kâfir bir adamsin, bense Müslüman bir kadınım, seninle evlenmem doğru olmaz. Bunun üzerine aralarında şöyle bir konuşma cereyan etti. Ebu Talha: Sana ne oldu: Rumeysa? - Ne olmuş bana? -Sarı ve kırmızıdan ne haber? - Ben altın ve gümüş aramiyorum. Sen bir adamsın ki işitmeyen, görmeyen, sana hiç faydası dokunmayan şeylere tapıyorsun. Falanların siyah kölesinin dağdan sürükleyip getirdiği yerden biten bir odun parçasına tapmaktan hiç sikılmıyor musurn? Eğer sern Müslüman olursan, işte o benim mehrim olsun, evlenelim, başka bir şey talep etmeyeceğim! -Bana Müslümanlığı kim telkin eder Rumeysa? -Resûlullah (s.a.) telkin eder, ona git. Ebů Talha Hz. Pevgamber'in bulunduğu yere doğru ilerlemeve başladı. Resûlullah, ashabı ile oturuyorken; "Ebu Talha, Islam'in aydınlığı iki gözü arasında parla- yarak geliyor" buyurdu. Ebû Talha Hz. Peygamber'in huzurunda iman etti ve Rumeysa'nın söylediklerini haber verdi. Hz. Peygamber Rumeysa'nın şartı üzerine nikâhlarını kıydı. Resûlullah Rumeysa için şöyle buyurmuştur: "Gördüm ki cennete girmişim, önümde bir ayak sesi. Bir de baktım ki Rumeysa". (Ebu Nuaym, Hilye, c. IV)
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.