Nihayet, aradıkları Hollandalıyı buldular. Dilenci kılığına girmişti. Onu sarayın önüne sürüklediler. Bu iyi adamı seven ve ona güvenen prensesler, onun çok değerli bir hekim olduğunu, ağabeyleri Födor'u çok iyi tedavi ettiğini söyleyerek affını istediler. Strelitzler onun yalnız hekimlik yüzünden değil, aynı zamanda sihirbaz olduğundan ötürü öldürülmesi gerektiğini, evinde kurutulmuş kocaman bir kurbağa ile bir yılan derisi bulunduğunu söylediler. Sonra, iki günden beri aramakta oldukları genç Naris kin'i mutlaka bulmaları gerektiğini, herhalde sarayda olduğunu, eğer teslim edilmezse sarayı yakacaklarını ilave elti
ler. Korku ve dehşete kapılan Nariskin'in kız kardeşi ve diğer prensesler, onun saklandığı yere koştular. Saray piskoposu ona son duasını okudu, eline sayılan bir
Meryem Ana portresini aldı ve bu resmi göstererek, genç adamı Sterlitzlerin karşısına getirdi. Prensesler, gözyaşları
dökerek, onun etrafını sardılar, askerler önünde diz çökerek, akrabalarının bağışlanmasını Meryem Ana adına yalvardılar. Fakat askerler onu çekip, Vangad'la birlikte merdi venden aşağıya sürüklediler. Orada mahkeme gibi bir şey
kurdular; içlerinden, yazma bilen bir tanesi bir tutanak doldurdu ve hekimle Nariskin, 'kıyma haline getirilmek' ce zasına çarpıldılar. Bu ceza Çin'de ve Tataristan'da 'on bin parça işkencesi' adı ile ancak baba katillerine uygulanır.