Ay yükselmeye başlamıştı. Denizin karanlığı üstünde kanlı izini sürükleyen kocaman, kıpkızıl bir ay. Antonio Victor dizlerini büküp oturdu, çenesini dizlerine dayamıştı, yanında oturan adamın türküsü engin denizde kayboluyor, dinledikçe Antanio'nun yüreğine hasret doluyordu. Yaşadığı küçük şehirdeki aylı geceler, lamba yakılmayan o geceler, bir sürü oğlan bir sürü kız, köprü üstünde balık
avladıkları geceler aklına geliyordu. Masal anlatılan, gülünen o gecelerde balık sadece bir bahanedir, ay bir bulutun arkasına girdi mi, eller birbirlerini bulurdu.