Siz, su kadar yalnız değildiniz
Bir gece tüm gövdenizle kapalı gözlerime eğildiniz
Nane kokan ellerimi tarçın kokan ellerinize değdirdiğimde
Bilinen hikâyelerin sonlarındaki aralık kapılar kapandı
Gözlerim size birer kapıydı onlar da kapandı
Öyle bir andı ki geceyi ortadan ikiye bölen aşkları unutturdu
Uzun yaz mevsimine sığmayan temmuzdan dudaklarınızda
İzahı zor/anlaşılması imkânsız, geride kalmış eski bir tanrı
Islak bir dağ gibi yatıyordunuz ya yanımda
gibi o, her gidecek olanın yatağında gibi buruşuk aklımda
gibi sanki daha şimdi doğmuş sanat akımları gibi
veya büyük çöllerde birdenbire alev alan kasırga
gibi bir şeyler - söylendi durdu kendi kendine aşağıda deniz
Siz, su kadar yalnız değildiniz
Bir gece tüm gölgenizle ömrümün önüne geçtiniz
Deniz başıma gelecekleri ta en başından biliyordu
Çünkü hüzün serbest yüzerken yeni fiiller üretiyoruz
Mesela kalp ne ihtişamlı bir fiil
Çekim eki sevdalarla göreve çağrılıyor sevgililer
O gece cümle içinde kullandım sizi ilk ve son kez
Siz, yarım cümlemdeki zarif, güzel kelimelerden ibarettiniz