Mütarekede hemen hemen bir lokma ekmeğe muhtaç halde sivil hayata döndÜğü vakit başvur duğu bütün kapıların yüzüne kapandığını görünce ve şuradan buradan «Senin Türkiye'de işin ne ? Bağdat'a gitsene !» gibi laflar kulağına gelmeye baş layınca, Haşim, yüreğini kemiren bu kurdu şu sözüyle dışarıya atacaktı: «Öyle ya, diyecekti, harp olur, Ahmet Haşim vatan müdafaasına çağrılır; sulh olur, vatandan kovulmak istenir.» Fakat, buna rağmen o büyük Türk şairi, her cevre katlanarak, kültürüyle, kalbiyle bağlı olduğu bu vatandan ayrılmayacak ve - bunu belki kimse bilmiyordur ve Irak hükumeti tarafından kendisine vaadedilen bütün refah imkanlarını iterek bir küçük iaşe memurluğunun daracık geçim şartları içinde İstanbul'da yaşamayı gönlünün meyillerine daha uygun bulacaktı.