Gönderi

Bir soylular kesimi vardır ki, ismini çocukluğundan başlayarak, hiç kimsenin elinden alamayacağı kişisel bir avantaj olarak görmeyi öğrenmiştir (benzerleri veya daha soylu olanlar, bu ismin değerini oldukça kesin biçimde bilirler); bu kesim, birçok burjuvanın kayda değer bir sonuç alamadan, sadece kabul görmüş fikirler beyan etmek, sadece kabul gören kişilerle görüşmek yolunda gösterdiği çabayı göstermesi gerekmediğini, çünkü bu çabanın kendisine bir şey kazandırmayacağını bilir. Buna karşılık, hemen altında yer aldığı prens veya dük ailelerinin gözünde kendini yüceltme kaygısı taşıyan bu soylular kesimi, bunu başarabilmek için ismine içermediği bir şeyi, soylulukta eşit olduğu durumda üstün gelmesini sağlayacak olan şeyi eklemesi gerektiğini bilir; yani, bir siyasi nüfuz, edebiyat veya sanatta şöhret ya da büyük bir servet. Burjuvaların rağbet ettiği faydasız köy soylusundan, herhangi bir minnet uyandırmayacağını bildiği bir prensin kısır dostluğundan esirgediği emeği mason bile olsalar, büyükelçiliğe gelmesini sağlayabilecek, seçimlerde kendisine destek olabilecek politikacılara, sanat ve bilim alanlarına “nüfuz etmesini” kolaylaştıracak, ağırlığı olan sanatçı ve bilginlere, kısacası kendisine yeni bir şöhret kazandırabilecek veya kârlı bir evlilikte başarı sağlayabilecek herkese bol bol harcamaktan çekinmez.
Sayfa 10 - Yapı Kredi Yayınları, 31. Baskı, Çev. Roza Hakmen
·
375 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.