Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Öğretmenlerim ne diyorsunuz bu konu hakkında???
Okul sınıfları erkek ya da kadın öğretmenleri tarafından müzede dolaştırılır, bu, öğrenciler üzerinde yıkıcı bir etki yapar, çünkü öğretmenler Sanat Tarihi Müzesi'ne yapılan bu ziyaretlerde öğrencilerdeki resme ve onun yaratıcılarına karşı duyulan her duyarlılığı akıl hocalığı kısıtlılıklarıyla boğarlar. Genellikle ahmak oldukları için kendilerine teslim edilen öğrencilerdeki resim sanatı duygusunu öldürmekle kalmazlar, onların başında bulundukları müze ziyareti, günahsız kurbanları diyebileceğimiz kişiler için budalalıkları ve bu yüzden yaptıkları budala gevezelikler nedeniyle çoğunlukla her öğrencinin en son müze ziyaretine dönüşür. Öğretmenleriyle bir kez Sanat Tarihi Müzesi'ne gitmiş olan bu öğrenciler tüm yaşamları boyunca bir daha oraya gitmezler. Bu genç insanların hepsinin ilk ziyareti, aynı zamanda son ziyaretidir. Bu ziyaretlerde öğretmenler kendilerine teslim edilmiş öğrencilerin sanata duydukları ilgiyi tümden yok ederler, bu bir gerçektir. Öğretmenler öğrencileri bozar, doğru olan bu, bu yüzyıllardır süregelen bir gerçek ve Avusturyalı öğretmenler de daha başından beri öğrencilerdeki sanat zevkini mahvederler; tüm genç insanlar aslında başlangıçta her şeye açıktır, böylece sanata karşı da, ama öğretmenler onların içinden sanatı fırlatıp atarlar; çok sayıda ahmak Avusturyalı öğretmen kafası bugün de öğrencilerinin sanata ve sanatsala duydukları özlemi dikkatsizce berbat eder, oysa genç insanların hepsi başlangıçta doğal bir biçimde hayranlık duyar ve coşkuludur. Öğretmenler tamamen küçük burjuvadır ve içgüdüsel olarak öğrencilerindeki sanat hayranlığına ve coşkusuna karşı, sanatı ve sanatla ilgili her şeyi kendilerine has bunaltıcı, budala acemiliklerine indirgeyerek bir davranış geliştirirler ve okullarda sanatı ve sanatla ilgili her şeyi de, öğrencileri mutlaka iten, iğrenç flüt çalma ve aynı biçimde iğrenç ve duygusuz koro şarkıları haline getirirler. Öğretmenler böylece daha başlangıçta öğrencilerine sanata açılan kapıları kilitlerler. Öğretmenler sanatın ne olduğunu bilmezler, böylece öğrencilerine de anlatamaz ve sanatın ne olduğunu öğretemezler ve onları sanata doğru değil de, sanatın dışına iterler o iğrenç, duygusal, şarkılı ve enstrümanla, öğrencileri usandırması gereken uygulamalı sanatlarıyla. Öğretmenlerinkinden daha ucuz bir sanat zevki yoktur. Öğretmenler daha ilkokulda öğrencilerin sanat zevkini mahvederler, öğrencilerden sanatı henüz başlangıçta söküp atarlar, onlara sanatı ve özellikle de müziği açıklayıp müziğin yaşam sevincine dönüşmesini sağlayacakları yerde. Zaten öğretmenler yalnızca sanatla ilgili olarak engelleyici ve yok edici değildirler, öğretmenler zaten her anlamda hep yaşam ve varoluş engelleyicileri olmuşlardır, genç insanlara yaşamı Öğretecek, onlara yaşamı açacak, yaşamı kendi doğalarının gerçekten de akıl almaz zenginliğine dönüştürecekleri yerde, onların içlerinde öldürürler yaşamlarını, onu içlerinde öldürmek için her şeyi yaparlar. Bizim öğretmenlerimizin çoğunluğu zavallı yaratıklardır, onların yaşamdaki görevleri, öyle görülüyor ki genç insanların yaşamlarını engellemek ve mutlaka bu yaşamı bunalıma dönüştürmektir. Öğretmenlik mesleğine de zaten aşağı orta sınıftan duygusal ve sapkın küçük kafalılar yapışıyor. Öğretmenler devletin yamaklarıdır ve Avusturya devletinin düşünsel ve ahlaksal açıdan bugün tamamen sakatlanmış olduğu, toplumsal açıdan tehlikeli karmaşa, bayağilik ve çürümüşlük dışında bir şey öğretmediği bir yerde, öğretmenler de doğal olarak düşünsel ve ahlaksal açıdan sakatlanmış ve bayağılaşmış ve çürümüş ve karmaşıklaşmıştır. Bu Katolik devletin sanat anlayışı yoktur ve bu yüzden de bu devletin öğretmenlerinin de yoktur ya da olamaz, iç karartıcı olan budur. Bu öğretmenler bu Katolik devletin ne olduğunu ve onlara öğretmeleri için verdiklerini öğretirler: dar kafaliliğı ve dehşeti, hainliği ve aşağiliklığı, çarpıklığı ve karmaşayı. Öğrencilerin bu öğretmenlerden Katolik devletin ve Katolik devlet gücünün yalancılığından başka öğrenecekleri bir şey yoktur.
Sayfa 27 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
··
13 görüntüleme
CEYLAN okurunun profil resmi
Aynen mesela ben. Biyolojiden nefret etmelerini sağlıyorum 😋
Selman Ç. okurunun profil resmi
Ne güzel ne güzel bravo sana!!! :)))
nazey okurunun profil resmi
Bir öğretmen olarak okurken yutkundum. Eski atasözleri şeklinde bir kitapta şöyle yazıyor: ' Bir şeyi yapabiliyorsan yaparsın. Yapamıyorsan eleştirirsin. Onu da yapamıyorsan öğretirsin.' Sanatı gerçekten becerebilenler bunu zaten yapıyor. Yapamayanlar gazetede eleştirmen oluyor bazen haketmeselerde. Ama biz öğretmenlerden de çok şey bekleniyor. Sihirli değneğimizle her şeyi öğretmemezi, bu yetmezmiş gibi kişilik kazandırmamız (herkesin kendine has doğru kişilik tanımları varken), ayrıca estetik duyguları kazandırmamızı, zamanla değişen bir doğru-yanlış kanaatlarınkesinmiş gibi öğretmemizi... Bir yerde eğitimde yanlış var ama eğitim sistemi öğretmenden ibaret değil. Bu alıntıda haklılık payı çok ama bir o kadar da zan altında bırakıcı.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Genel olarak kişilerden çok sistem eleştirisi olarak algıladım ben. Zaten yazar da sistem böyle olduğu için öğretmenler de böyle oluyora getiriyor işi. "Avusturya devletinin düşünsel ve ahlaksal açıdan bugün tamamen sakatlanmış olduğu, toplumsal açıdan tehlikeli karmaşa, bayağılık ve çürümüşlük dışında bir şey öğretmediği bir yerde, öğretmenler de doğal olarak düşünsel ve ahlaksal açıdan sakatlanmış ve bayağılaşmış ve çürümüş ve karmaşıklaşmıştır." Burada çok net görebiliyoruz bunu.
Bünyamin Müftüoğlu okurunun profil resmi
Kitap Thomas Bernhard'ın 1985 yılında yapmış olduğu bir çalışmanın ürünü. O günden bu güne Avusturya'da ne değişti bilemem ama 2015 OECD Eğitim raporuna göre Avusturya 19. sırada. Aynı rapora göre Türkiye 41. sırada. Türkiye'deki eğitim sistemiyle ilgili tartışmalar "imam hatipler kapatılsın" "kız erkek ayrı eğitim görsün" boyutundayken, yazarın otuz yıl önce çıkardığı kitapta sanat eğitimi alanında yaptığı eleştirileri görmek düşündürücü.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Yazılanların çoğunu bizim ülkemizde de görmek bu konunun yerelden çok evrensel bir sorun olduğunu gösteriyor. Paylaştığım çoğu alıntıya baktığımızda bize hiç de yabancı gelmiyor. En azından bana gelmedi.
Metin T. okurunun profil resmi
Bu Alamanlar garip millet. Bu adam hemen her kitabında hakaretler yağdırır, gene de bunu baş köşede tutarlar. Severler. Aslında sıkı millet bu Alamanlar. :)))
Selman Ç. okurunun profil resmi
Az önceki yorumumda da yazdım. Yazdıkları yenilir yutulur cinsten değil hakikaten. Bazılarını alıntı olarak da paylaştım. Avusturya için yazdığı bazı şeyler bize de uymuyor değil açıkcası.
•••MERVE••• okurunun profil resmi
Benim resimden nefret etme sebebim resim öğretmenimdir.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Burada biraz da sistem eleştirisi var ama kişisel olarak da değerlendirilebilir, iyi veya kötü yönden. Muhakkak öğretmenlerin etkisi oluyor, sevme veya nefret etme durumlarında.
1 sonraki yanıtı göster
Habibe okurunun profil resmi
Ölelim, yaşadığımız kabahat :)) bu kadar kötü değil, bazı konularda çok da haksız değil. Üzerine bolca kitap yazılıyor bu kanayan yaramızın, daha da yazılır. Ülkemiz içinse çözümler ve uygulanabilirliği her zaman tartışılır. Bu hamur çok su götürür deyip susma sanatımı geliştiriyorum. :)
Selman Ç. okurunun profil resmi
Önemli konuşma ve susma sanatı :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.